Gezi Parkı, bir çok farklı konuyu gündeme getirirken en önemliisi ise sosyal medya idi. İnterneti Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da ki BAHARda etkin görmüşken bu kez Türkiye'de izledik!
Doğru ve yanlışa dikkat etmekte gerekli. Bu nasıl olacak, orası muamma.Esas olan araştırmak.
İki farklı görüş varsa bazen her iki tarafta karşı tarafın kılığına girip provakasyon yapabiliyor! olabilir mi?Tam bu noktada güvenlik duygusu ve dikkat etmek önem kazanıyor!Konuyla ilgili basın açıklaması aşağıda..
Gezi Protestoları USMED Basın Açıklaması
31 Mayıs 2013 tarihi itibariyle ülkenin gündemine oturan Taksim Gezi
Parkı eylemi ve sonrasında ülke çapında yaşanan kaostan ötürü USMED
olarak üzüntü içinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Protestolar, sosyal medya kanalları ile başlamış, yayılmış ve
devamında tüm Türkiye’yi etkilemiş, sokakları etkileyecek bir yapıya
dönüşmüştür. Oluşturduğu etkiler sonucunda, maalesef kimsenin olmasını
arzu etmediği yaralanmalar ve hatta 22 yaşında genç bir vatandaşımızın ölümüne neden olmuştur. Yaşanan olayların gelişimi ve vardığı sonuçlar derinlemesine incelenmelidir.
USMED olarak Gezi Parkı olaylarını, derneğimizin faaliyet ve ilgi
alanı olan sosyal medya açısından Akademik olarak değerlendirmekteyiz.
Türk Toplumunun Sosyal Medya Okur Yazarlığı Ve Bilgi Kirliliği
Sosyal medya dikkatle kullanılması ve tüketilmesi gereken bir
mecradır. Yaşanan olaylar göstermiştir ki, eylemi samimiyetle ve iyi
niyetle destekleyen sosyal medya kullanıcıları olduğu kadar, provokasyon
amaçlı kullanan, sahte ve yalan paylaşımlar yapan, sahte hesaplarla
bilgi kirliliğini körükleyen, maddi veya manevi çıkarları doğrultusunda
toplumu ve dolayısıyla ülkemizi kaosa sürüklemek isteyen kötü niyetli
kullanıcılar da gözlemlenmiştir. Çevrimdışı mecralarda olduğu gibi
sosyal medyada da kullanım kötü niyetli olduğunda, yarattığı etki
maalesef arzu edilmeyen düzeylere ulaşmakta ve bilginin bilinçsiz
tüketimi ile toplum galeyana gelebilmektedir. Özellikle toplum
tarafından tanınan bilinen sanatçılar ve ünlü kişiler ile yüksek takipçi
sayısına sahip, “fenomen” olarak bilinen kullanıcıların sosyal medya
hesaplarından yapılan paylaşımlar, Gezi Parkı protestosunun seyrini
olumlu ve olumsuz şekilde yönlendirmiştir. Bununla beraber devlet
yöneticilerinin sosyal medyayı toplumların baş belası olarak
nitelendirmesini de doğru bulmamaktayız. Arap dünyasında sosyal medya
kazanımları ortada iken, mevcut Türk hükümetinin bu kazanımlar ile Arap
coğrafyasındaki rolü daha da artmışken, sosyal medya hakkında negatif
düşüncelere sahip olmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Sosyal medyanın
bir iletişim sanatı olduğu fakat toplumdaki sosyal medya algısının
henüz oturmadığı bir gerçektir. Bu durumun önüne geçilebilmesi için
halkımızın sosyal medya okur yazarlığı konusunda ivedilikle
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda gözle görülür bir
ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Bir diğer taraftan protestonun çıkış noktası olan Twitter
incelendiğinde, ülke çapındaki kullanımının %80 üzerinde kısmının
İstanbul, Ankara ve İzmir illerimizden oluştuğu görülmektedir. Özellikle
toplumu ilgilendiren Gezi Parkı olayları gibi meselelerde ana akım
medyanın da protestonun başında sessiz kalmasıyla birlikte kamuoyu
ağırlıkla bu 3 büyük ilden gelen mesajlar tarafından oluşturulmuştur.
Kitlesel medyanın sessizliğini koruyup, konu hakkında toplumu
bilgilendirmemesi, üzerinde tartışma imkanı sunmaması, bu mecraya hakim
kitlenin sunduğu içeriklerle sınırlı kalınmasına sebep olmuştur. Oysa ki
toplumsal tercihler ülkemiz coğrafyasının her bir noktasını kapsamakta
ve tüm toplumun katılımıyla demokratik şartlarda vuku bulmaktadır.
Sosyal medya gibi merkezinde beşerin yer aldığı bu yeni etkileşimsel
iletişim modeli, yeni medya, mutlaka en erken zamanda homojen bir
şekilde tüm topluma yayılmalıdır.
Sosyal medya çift yönlü bir dinamiktir
Günümüzde geleneksel medyanın etkisini yitirerek sosyal medyanın
etkinliğini arttırmasındaki en temel sebep, bu yeni medyanın merkezinde
insanın olmasından gelmektedir. Bu medyayı güçlü kılan ise gücün ve söz
hakkının yönetimlerden halka, markalardan tüketicilerine geçmiş
olmasıdır. Bu mimaride şekil bulan yeni iletişim modelinde beklenti,
olabildiğince şeffaf, samimi, insani, empati yapabilen, haksıza haksız,
haklıya haklı diyebilen ve yeri geldiğinde özür dileme erdemini
gösterebilen bir dil ve üsluptur.
Yeni medyanın bir diğer öne çıkan unsuru ise temelinde anlık
etkileşimin yer almasıdır. Artık günümüz toplumu, zamanı beklenenden
daha hızlı tüketmekte, dolayısıyla taleplerine olabildiğince çabuk
karşılık görmek istemektedir. Sabır eşiğimiz hiç olmadığı kadar
aşağılara inmiş durumdadır. Gezi parkı olayları, çıkışı itibariyle
çevrenin korunması gibi haklı bir nedene dayanmaktayken, sonrasında
yaşanan olaylar, samimi duygularla Taksim meydanında toplanan masum
sivillerin maruz kaldığı şartlar ve bu insanların beklentilerinin
olabildiğince hızlı ve samimi şekilde devlet tarafından
cevaplandırılmaması olayları körüklemiştir.
Devletimiz tarafından yapılabilecek böylesi bir empatinin, şüphesiz
halkın daha sağduyulu davranmasına, marjinal grupların provokasyonuna
kanmamalarına ve yine bu ülkenin fertleri olan polis ile çatışmaların
başlamamasına vesile olacaktı. İşte bu etkileşimin eksikliği, krizin,
tepeden yuvarlanan bir kar topu misali kısa sürede hızla büyüyerek bir
çığ halini alıp ülke geneline sıçramasına ve arzu edilmeyen sonuçlar
doğurmasına sebep olmuştur. Protestoları destekleyen vatandaşlarımızın
en büyük beklentisi kendilerine devleti emanet ettikleri hükümetin
empati yapmasıydı.
Dijital Devlete Geçilmeli
Tüm olan bitenlerin neticesinde toplumdan gelen tepki ister ağaçların
kesilmesine, ister doğrudan hükümete yönelik olsun, zarar gören devlet
olmuştur. Devletimizin uluslararası arenadaki itibar kaybı bu ülkenin
hiçbir ferdine ne şimdi ne de ileride bir fayda sağlayacaktır. Bu ve
benzeri sonuçları bir daha yaşamamak açısından;
- Devletimizi yöneten hükümet tüm vatandaşların hükümetidir. Teknolojinin ve yeni medyanın tüm nimetlerinden faydalanarak özellikle toplumsal yaşamı derinden ilgilendiren konularda toplumu daha iyi anlayabilecek, dinleyebilecek sistemler ve süreçler geliştirerek toplumun tüm kesimlerine daha hızlı ve etkin hizmet vermelidir.
- Büyük bir hızla hayatımıza ve hatta ceplerimize kadar girmiş olan sosyal medya, kamuoyunun nabzını doğru bir şekilde tutabilmek, vatandaşın taleplerini ve görüşlerini alabilmek için tüm ülkeye yayılmalı ve kullanıcıları bilinçlendirilmelidir.
- Sosyal Ombudsman’lık devreye sokulmalı, sosyal medya şikayet yönetimi yasalaşmalıdır.
- Sosyal medya üzerinden yapılan provokasyon ve bilgi kirliliği, sıkı denetimlerden geçirilerek olayların büyümesine mahal vermeden engellenmelidir. Tesis edilebilecek önlemler, asla vatandaşın ifade özgürlüğünü demokratik haklarını kısıtlayıcı boyutlara ulaşmamalıdır.
- Devlet yapısının, tüm organlarıyla sosyal medyanın ruhuna uygun şekilde entegre olması sağlanmalıdır.
- Sosyal Medya mecralarında organik olmayan durumlar tespit edilmeli , Sosyal Medyayı, devletin geleceği ve toplumsal uzlaşıyı tehdit edecek şekilde provoke eden sahte ve gerçek kullanıcılar belirlenmeli, nefret söylemi kanunları yeniden düzenlenmeli ve tespit edilen birey ya da kurumlar saf dışı edilmelidir.
- Toplumun tüm fertlerinin, sosyal medyayı kullanırken milli değerlerimizi ve çıkarlarımızı gözetecek şekilde gereken özeni göstermelidir.
- Demokratik açılım gibi Türkiye’nin girift problemlerini çözmek için sosyal medyada da akil insanlar belirlenmesi için çalışmalar başlatılmalıdır.
- Sosyal Medya alanında yapılacak akademik çalışmaların önü açılmalı ve destek sağlanmalıdır.
- Üniversitelerin iletişim fakültelerinde sosyal medya dersi zorunlu hale getirilmelidir.
- Devlet yöneticileri, sosyal medya üzerinde interaktif paylaşımlarla halkla iç içe olmalıdır.
- Gezi Parkı protestoları Devlet ve Sosyal Medya kullanıcıları arasındaki iletişimi arttırmak için bir fırsat olarak görülmeli, yabancı basının Türkiye konusundaki önyargıları yine sosyal medya üzerinden maharetli bloggerların katkısıyla bertaraf edilmelidir.
Saygılarımızla,
USMED – Uluslararası Sosyal Medya Derneği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder