26 Şubat 2010 Cuma

DİŞ FIRÇASI 13 TL

İyi bir diş fırçası 13 Türk Lirası,
iyi ve özellikli bir diş macunu 13 Türk Lirası,
diş muayenesi 100 Türk Lirası,
diş taşlarını (tartar) temizlemek 70 Türk Lirası,
dolgu yaptırmak 70 Türk Lirası,
kanal tadavisi 190 Türk Lirası,
liste böyle devam ediyor..
Fiyatlar semtten semte, muayenehaneden hastaneye mutlaka fark ediyordur.
Diğer bir listeye de çekilen diş ağrısı ve acısını,
ağız kokusunu,
kendini rahatsız hissetmeyi,
ağız kokusu veya düzensiz dişler yüzünden kalabalıkta rahat konuşamamayı,
diğer hastalıklara sebep olmayı da ekleyebiliriz..
Sonuç; maddi manevi zorluk çekmektense
maliyetide olsa; iyi diş fırçası, macunu , diş suyu/gargara, diş ipi ve
6 ay veya en kötü ihtimalle 1 yıl içinde diş doktoruna kontrole gitmek
her şeyden daha önemli, doğru ve en iyisi.
Zaten acı çekerek kat kat maliyeti
dişler elden gittikten sonra veriyoruz.
Doğru olanı yapalım, dişlerimizi temiz tutalım.
Diş fırçası ve diş macunu kullanımı için yapılan anketler dişlerimize ne kadar önem verdiğimizi gösteriyor.
Ağrıya, acıya hayır (deyin) hiç olmazsa geri kalan dişlerinizi kurtarın..

22 Şubat 2010 Pazartesi

ERSİN

Ölüm hak.
Ölüm gerçek.
Ama alışmak çok zor.
Ersin (Kırlı) 'in 1981 yılında başlayan hayatı
20.02.2010 Cuma günü bir trafik kazasıyla son buldu.
Gülümseyen yüzünü kolay kolay unutmayacağız.
Mekanın Cennet olsun Kardeşim..

19 Şubat 2010 Cuma

İNCELTME

Eskiden bazı harflerde inceltme işareti kullanılırdı.
Çağdaşlaşma, teknoloji, internet derken dilimize sahip çıkamaz olduk..
Ülkece çok geliştiğimizden herhalde!!!
Baksanıza üst kademesinden en alt kademesine herkes konuşuyor,
icraat var mı ?
Şüpheli.
En çok yaptığımız iş konuşmak.Sadece konuşmak.
Artık; Kazım, kağıt, kahya, Nalan, Lale şeklinde yazıp okuyoruz.
Aynı kelimeleri inceltme harfleriyle bilgisayar klavyesinden yazmaya kalktım yazamadım; ya bu şekilde yazma imkanı yok yada ben bilmiyorum.Ama gazetelerde ve internette bu işi profesyonel olarak yapanlar bu işi çok rahat yapabilirler.Gündemde olmadıkları için yapılmayabilirde.

14 Şubat 2010 Pazar

İNSAN MANZARALARI

İlginç insan manzaraları...

__Yolda, yaşlı bir amca yürüyor; hava soğuk olduğundan paltosu üstünde ve normal bir kıyafete sahip.Hava son günlerde yağmurlu, az evvel de yağmur çileştiriyordu.Fakat amcayı gördüğüm anda yağmur yağmıyor.Amca yağmuru düşünerek şemsiyesini yanına almış fakat elinde değil!!
Şemsiye ters şekilde yani sivri tarafı aşağıya gelecek şekilde tutma yeri de soru işareti şeklinde ensesinde paltonun yakasına takılmış şekilde gidiyor.İlk defa sıra dışı ama kimseyi rahatsız etmeyen bir görüntüye rastladım..
Tabiki de biraz komik..

__Diğer manzarada ise bir bayan var; sevgilisi veya kocasıyla beraber elele.Yer fuar salonu, herkes gibi bu bayanın da elinde içinde broşür olan ipli poşet tarzı bir çanta..
Çantanın ipi uzun içinde de iki sayfadan oluşan iki broşür, ağırlığıda herhalde 200 - 300 gramı geçmez..
Bayan; minili çıtır diye tabir edilen zayıf başka bayanlara göre sıska görünümde, yanında ki beyefendi de takım elbiseli..
Buraya kadar her şey normal.Fakat bayanın elindeki çanta hafif olmasına rağmen yerde sürükleyerek yürüyor.Sizce nasıl bilmem ama bence ilginç ve gülünç bir görüntü..
__Son tabloda ise yine bayanlar var; halk otobüsleyle giderken can sıkıntısından insanlara bakıyorum, nasıl duruyorlar, nereye bakıyorlar şeklinde.Bayanlara takıldı gözlerim, inanın çoğu bayan diğer bayana o kadar dikkatle bakıyor; nasıl giyinmiş nasıl makyaj yapmış..Ve baştan aşağıya süzüyorlar; tam bir inceleme.Dost başa düşman ayağa bakar ya; bunlar dost mu düşman mı belli değil.Çünkü başa da ayağada bakıyorlar.Ve hepsinin yüzünde muzip, alayımsı ve kıskanç bir bakış.

FUARDAN KARELER

EMiTT 2010 Fuarı'ndan değişik kareler..

Fuarın girişinde kendinizi Trakya'da hissediyorsunuz;
Şarköy ilçesinin tanıtımı, halk oyunları,Trakya türküleriyle beraber sesli ve güzel bir atmosfer oluşturdular..
MiniaTürk'ün maketi ile beraber
Türkiye'deki bir çok eseri ilk defa birarada görebiliyorsunuz..
Japonya standı, 2010 yılı Türkiye’de “Japonya Yılı” olarak kutlanacak. Japonya da 2003’ü “Türkiye Yılı” olarak kutlamıştı..
Güney Afrika standı, 2010 Dünya Kupası maskotu Zakumi Türkiye'de..
Turizmde; motorsporları ve doğa sporları olmaz mı?

EMiTT'E İETT İLE GİDERKEN

14. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMITT), İstanbul TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi'nde 11 - 14 Şubat arası gerçekleşiyor..Bu gün son gün.
Fuarda şehirler, ülkeler, kamu kurumları, firmalar, turlar, oteller , otel malzemeleri, ulaşımla ilgili olanlar ve motorsporlarıyla ilgili bir görüntüde yer aldı.
Tabii ki ulaşımsız, araçsız bir hayat düşünelemeyceği gibi tatil ve turizm de düşünülemez.

Fuarda , ulaşım konusuysa ilginç bir durum alıyor.
Fuarın resmi sitesinde http://www.emittistanbul.com/ ulaşım konusunda
sponsor otellerden ücretsiz ulaşım ve Avcılar Metrobüs durağından İETT otobüsleriyle Tüyap Fuar Merkezi'ne ücretsiz ulaşımdan bahsediliyor.
Fakat İETT görevlileri yolcuların ücret ödemesi gerektiğini söyleyerek yolcuları bilgilendirdiler!!
Yolculardan bir bayan; gelirken ücretsiz geldiğini şimdide ücret vermeyeceğini söylemesi (Cumartesi günü saat 16:50 -17:10 arası) ve bazı yolcuların koyun gibiyiz hiç bir şeye dikkat etmiyoruz demesi dikkat çekti. Bu konuşmalara bizzat şahit olunmuştur.Haklılar da.
Bir kişi de, fuarda İETT'ye stand verilmesi karşılığında İETT'nin de ücretsiz yolcu taşıyacağı yönünde anlaşıldığını fakat bu durumun neden değiştiğini anlamadığını söyledi..
IETT OTOBÜSLERİ ile Avcılar-TUYAP Arası Ücretsiz Ulaşım:
Metrobüs-otobüs ve metro kullanarak Avcılar'a geldiğiniz takdirde Avcılar-TUYAP arası ücretsiz ulaşımdan faydalanabilirsiniz.
http://www.emittistanbul.com

İETT ulaşım desteği veriyor

İETT, Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 11-14 Şubat 2010 tarihleri arasında açık kalacak fuarı ziyaret etmek isteyen ziyaretçiler için Avcılar Metrobus durağından ring seferi düzenliyor. Seferler sabah 08.30’da başlayıp akşam 19.30’a kadar gidiş-dönüş olarak devam ediyor. Metrobusle Avcılar’a gelen ziyaretçiler tek bilet karşılığında fuar merkezine ulaşıyor.

Türkiye’nin turizm yayıncılığı ve fuarcılığı alanında uzman kuruluşu Ekin Grubu’nun düzenlediği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin de sponsor olduğu fuar, çeşitli etkinlikleri kapsıyor. İETT, her yıl olduğu gibi bu yıl da EMITT’e ulaşım desteği veriyor.

http://www.iett.gov.tr/haber_detay.php?nid=628


10 Şubat 2010 Çarşamba

OVAYA DEĞİL YÜKSEKLERE YERLEŞ!

İnternette gezerken bu bilgilere rastladım.
Çok konuşuluyor ve konuşuyoruz ama ayrıntıları kaçırıyoruz.Doğanın hareketlerine uygun hareket etmek insanlık için gerekli.İnatlaşma, işi ehline bırakmama ve para gibi sebeplerle dünya üzerinde bir çok felaket görülmüş ve görülmekte..
İlyas Yılmazer'den Deprem Gerçeği
24 12 2007 tarihli programda İlyas hocamız deprem olgusuyla ilgili çarpıcı olguları masaya yatırdı ve bir kez daha ezber bozdu: Deprem sadece ovalarda, tarım alanlarında yıkar. Sıvılaşma, yani toprağın bulamaç haline gelmesi sadece toprakta olur. (Bunu pirinç taşlama örneği çok güzel vermektedir: Sallanan torbada taşlar aşağı çöker, yukarıda pirinçler kalır.) Kobe depremi bizim Kocaeli depreminden yüz kat daha ufak bir depremdi. Ancak, viyadükler, otoyolları ve binaları ne kadar sağlam yapılırsa yapılsın büyük bir zarara ve yedi bin ölüye yol açtı. Çünkü ovanın üstüne yapılmıştı ve neden malzemeden çalan müteahhitler falan değildi. (Mexico City de öyle olduğu için şehir dağ eteklerine taşındı) Bu olaylar deprem değil bina öldürür safsatasını ortadan kaldırmaktadır. Ovalarımız, Anadolunun nefes almasını sağlayan akciğerleri hunharca yapılaşmaya açılmıştır. Ovadan otoyol geçirdiniz mi, yüzyıllardır akıllıca dağ eteklerine kurulmuş yerleşim birimleri de yavaş yavaş o tarafa doğru inmeye başlar. Bolu’dan geçen Ankara yolu 230 kilometre fay hattının yakınından gitmekte ve ayrıca tarıma elverişli bölgeleri de yok etmektedir. (Bundan başka, barajların da altından geçtiği için suyu da zehirlemektedir.)Düzce saman pazarı olarak kurulmuş, şehir oraya indiği için 4 kez yıkılmıştır.Dalaman ovası Unakıtan tarafından imara açılmıştır. Bursa ve İnegöl ovaları da sıradadır.Mimar Sinanın 1560 yılında yaptığı Selimiye camisi Edirnede Sarıbayır tepesindedir. Yıkılmamıştır. Ancak on yıl sonra ovaya yaptığı cami, oraya gömülmüştür.Prof. İlyas Yılmazer Vanda yaptığı çalışmalarla şehir yerleşimini dağ eteğine kaydırmış ve Hakkari depremi sırasında tek bir bina yıkılmamış, buna mukabil 100 kilometre daha ötedeki yerleşim birimleri yerle bir olmuştur. Olayın kerpiç evlerle de ilgisi yoktur. Karadenizde, değirmen taşları üstünde duran selenderler bile yamaçta olduğu için yıkılmamaktadır
.
İlyas Yılmazer'le ilgili videolar

9 Şubat 2010 Salı

ARABALI EĞİTİM

Yolun başı...
Yolun sonu..

Şehirlerden bir şehir, semtlerden bir semt, yollardan bir yol...

Yolda 13 otobüs var, eski model, eski günler yani..302 S ağırlıklı bir filo..

Bu görüntü, bu yolda Eylül'den beri saat 12'de oluşuyor.Sonra öğrencilerin okula gidişiyle kayboluyor.Öğleden sonra olması sabahtan da olabileceğini gösteriyor.Sabah oradan geçmediğim için bu konuda net bir bilgim yok.Yaz aylarında bina güçlendirme çalışmaları ya başlamamış yada yetişmemiş.Yarıyıl başladı yine devam ediyor..Bazı okullarda da buna benzer , bina güçlendirme ve okulu değiştirme durumları gündemde diye duyuyoruz.Bazı okulların yerleri değerli diye satılıyor veya satılması düşünülüyor ya, güçlendirme ve satma yada kiralama fonksiyonları birbirini tamamlama ihtimali bile olabilir.Allah, öğrencilerin ve öğretmenlerin yardımcısı olsun..

Son 7 günde en çok okunanlar

EMEĞE SAYGI, KOPYAYA HAYIR

Protected by Copyscape DMCA Copyright Protection
Link verilmeden, ad belirtilmeden hiçbir materyal kullanılamaz.
_____________________©___________________
Site içeriğinin izinsiz kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi halde yasal yollara başvurulur.
Copyright © 2009 Her hakkı saklıdır