30 Haziran 2010 Çarşamba

TERCÜMAN, REFERANS, RADİKAL

Türkiye'nin en köklü gazetelerinden, Tercüman yayın hayatına ara verdi.Teğet geçip geçmediği çok tartışılan, krizden etkilenenlerden biri de basın.
Tercüman bazılarına göre kapandı, bazılarına göre de yayın hayatına ara verdi.
Akşam Grubundan bir çok dergide kapatılacak deniyor.
Radikal ve Referans gazeteleri de önümüzdeki aylarda birleşecekmiş.
Tirajlara bakacak olursanız gazete satışları son dönemlerde oldukça düşmüş durumda.

21.06.2010 - 27.06.2010
1ZAMAN
782.928
2POSTA
518.346
3HÜRRİYET
442.434
4SABAH
336.201
5HABERTÜRK
243.518
6P.FOTOMAÇ
193.669
7SÖZCÜ
187.327
8FANATİK
183.300
9MİLLİYET
158.344
10VATAN
146.207
Nerdeyse ilk 15 gazetenin yuvarlak hesapla tiraji 100-150 bin civarı düşmüş gözüküyor.Belkide daha fazla.Bunda maliyetinde yani krizin etkileri büyük.Bazı gazetelerin de bu kadar zor durumdayken ayakta nasıl kaldığı merak konusu?

26 Haziran 2010 Cumartesi

HERKES EŞİT MİDİR?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası



Diğer Madde :

Kısım :Genel Esaslar

Bölüm :Genel Esaslar

Anayasa`nın 10. Maddesi :

Kanun önünde Eşitlik

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/anayasa.uc?p1=10

_____________________________________________________________________

Sorun varsa ; ilgili kişiler sorumluluğunun gerekleri neyse katlanmalılar..

Bundan daha kısa bir anlatım var mıdır?

Herkes eşittir diyor?

Aksinin olmasını isteyen kim?

Bir tarafa nasıl bir hak verilecek?

Zaten herkes eşittir deniyor.

Değilse! o eşitliği ; sorumlular, görevliler sağlamakla yükümlü değil mi?Herhangi bir kişinin veya kişilerin hakkını gasp eden ve engelleyende cezasını çekmeli, hakları gasp edilene de hakkı iade edilsin, tazminatı veya hukuk çerçevesinde durum neyse çözülsün... Niye kimse hesap vermiyor?

Sorunun çıktığı yerde

sebep olandan başlayıp çözün.

Ne kadar açık ve net değil mi?

Kısaca eşitliğin (yoksa) sağlanması gerekli...

ER MEYDANI; KIRKPINAR


649'uncu Kırkpınar Yağlı Güreşleri yine Edirne Sarayiçi'nde gerçekleşiyor.
Yarın son gün.
Cuma günü başlayan güreşler Rumeli
Televizyonu'ndan yayınlanıyor.
Bazı bilgilere
göre final güreşini TRT ücret ödemeden yayınlayacak..
Biletleri Biletix'ten de
alabiliyorsunuz..

KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ NAKLEN RUMELİ TV'DE

KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ NAKLEN RUMELİ TV'DE


EDİRNE SARAYİÇİ'NDE 25-27 HAZİRAN GÜNLERİ ARASINDA YAPILACAK 649. KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİNİ RUMELİ TV 3 GÜN NAKLEN YAYINLAYACAK.

649. TARİHİ KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ NAKLEN RUMELİ TV'DE

EDİRNE SARAYİÇİ'NDE 25-27 HAZİRAN GÜNLERİ ARASINDA YAPILACAK 649. KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİNİ RUMELİ TV 3 GÜN NAKLEN YAYINLAYACAK.

25 HAZİRAN CUMA GÜNÜ 15:30 - 19:00
26 HAZİRAN CUMARTESİ GÜNÜ 13:00 - 19:00
27 HAZİRAN PAZAR GÜNÜ 13:00 - 19:00

SAATLERİ ARASINDA NAKLEN (CANLI) GERÇEKLEŞECEK

RUMELİ TV YETKİLİLERİ 2010 YILI KIRKPINAR GÜREŞLERİNİ 20100 TL'YE İHALEYLE ALDIKLARINI TRT'YE DE PAZAR GÜNÜ BAŞPEHLİVANLIK FİNAL KARŞILAŞMASINI BİR JEST OLARAK ÜCRETSİZ VERDİKLERİNİ BELİRTTİLER.


RUMELİ TV NAKLEN YAYININI GÜREŞ YAYINLARININ TECRÜBELİ İSMİ HÜSNÜ KAFTAN ANLATACAK.

24 Haziran 2010 Perşembe

(ALUMİNYUMLU) DEODORANT

Giydiğimiz ve yediğimiz her şey katkılı, suni..
Yapay olduğu için zarar oranı yüksek.
Kanser ve diğer hastalıkları yapma olasılığı yüksek.
Basında bu konuda bir çok konu yer alıyor.
Özellikle de besinlerin katkısız , hormonsuz olma ihtimali çok düşük.
Olanları da pahallı..
Şimdi de kullandığımız deodorantlar gündeme geliyor.
Kullanılan aluminium chlorohydrate değişik yabancı üniversitelerin çalışmalarına göre kanser oranını özellikle de göğüs kanserini arttırıyor, tetikliyor..
Ne yapılabilir; bu maddeyi içermeyen deodorantlar kullanarak ter kokusunu çözümleyebiliriz..
Bu bilgiyi geçen gün ilaç almaya gittiğim eczanede den aldığım bir kitapçıktan öğrendim.
Kitapçık ise Lanaturel'e ait. Bu firma katkısız deodorant üretiyor veya satıyor(muş).
Tabii ki katkısız ürünler kullanabilsek en iyisi ama ya ulaşılabilme durumu yok
yada ekonomik değil. Katkısız hayat oh ne rahat diyeceğiz ama...

23 Haziran 2010 Çarşamba

OKUYORUM, 23.6.10

Son dakika haberleriyle bilgi vermek haberdar edilmek iyi bir
şey değil galiba..


Toyota'dan başka bir çok firma geri çağırıyor.Toyota'nın günahını mı aldılar?

Yıllar yılı aynı olay sürüp gitmekte.Ne zaman bu oyunu oynanmaz hale getireceğiz?

Gerçekten kaza mı?Yoksa ?

Avrupa'nın güvenliği Şemdinli'den başlar

Avrupa bunu biliyor mu? İsrail gibi anlatma imkanı var mı, yok mu?İşte bütün mesele bu.


3 ülkenin içinde biz yokuz.

Bu ölümün cezası yok!

Niye olsun ki; gücünüz, makamınız veya paranız varsa halledilir..

Kışa girerken telafi edilir, merak etmeyin.

21 Haziran 2010 Pazartesi

SiGARANlN GÜZELLiKLERiNi! GÖRÜN







Sigara içenlere lafımız; hala kendinizi kandırmaya devam edecek misiniz?
Ve çocuklarınızı, eşinizi, ananızı, babanızı ,
arkadaşlarınızı zehirlemeye devam edecek misiniz?



OLAN BİTEN


(yorumsuz)
_________________________________________

Kaşık...
Taşeron kim?
Basın...
Terör örgütüne destek veren kim?
M...
Terörden rant sağlamaya çalışanlar kim?
Şehit cenazelerine katılanlar...
Halkı tahrik etmeye çalışanlar kim?
Evlerine, işyerlerine, arabalarına bayrak asanlar...
Bir tek bombayı, mayını koyan, karakolu basan suçlu değil...
......
şehit evlerindeki görüntüler için 'Ayılıp bayılanları çekiyorlar
.......
_______________________________________________
........

Masanın üstünde ne var yani? Söyleyemiyor, dilinin altındaki bakla şişiyor şişiyor ama söyleyemiyor.

Aslında küçücük çocuklar bile biliyor ama yazarlar, düşünürler, profesörler söyleyemiyorlar. Niye söylemiyorlar, çünkü Türk halkı hazır değil bunlara. Şartlar daha olgunlaşmadı.

........

B. Akbaş

http://www.varanhaber.com/yazar.asp?yaziID=4218

____________________________________________________

.....

Bu süreçte hükümete yöneltilecek eleştiri, açılımı neden başlattığı değil, cesaret gösterdiği halde neden sonuca götüremediğidir.

İkinci olarak da, sivilleşmenin gereği olarak askeri mücadeleyi sivil denetimi altına alamamış olması eleştirilebilir.

Ama bütün bunların terör saldırılarının artma sebebi gösterilmesi yine gerçek olmaktan uzaktır.

......

Erhan Başyurt

http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/106383-cevabi-aranmasi-gereken-esas-soru-makalesi.aspx

20 Haziran 2010 Pazar

SAVAŞ, ....... ARKASINDAKİLERLE


Bölücü teröristler Genelkurmay'ın 'terör saldırıları artacak' dediğinin gecesi saldırdı; 9 şehit, 20'ye yakın yaralı. Terör örgütü askerin istihbaratını doğruladı. Ardından mayınlı pusu ve 2 şehit daha...

Ateş düştüğü yeri değil, bütün ülkeyi yaktı. Herkesin ortak sorusu; bu gidiş nereye? Tamam, 'teröre teslim olmayacağız da' şehit haberleri ne zaman son bulacak?

Birkaç gün arayla gelen bir veya iki şehit haberlerini kanıksamıştık. Ancak bir güne sığan 10 şehit haberi, Türkiye'nin üzerine kara bulut gibi çöktü. Moraller bozuldu. Suratlar asıldı.

Sokaktaki insan soruyor: Nereye gidiyoruz? Saldırıların istihbaratını alıyoruz da neden engelleyemiyoruz? Tatmin edici cevap yok.

Zamanlamaya bakar mısınız?.. Dış politikada Türkiye sıkıntılı bir sürecin içinde... İsrail'le yaşadığımız kriz iyice ağırlaştı. İlişkilerimizin kopması an meselesi. Bugünlerde ABD ile de problem yaşıyoruz. Washington'la İran yüzünden ayrı düştük. Terör örgütü, Türkiye'nin dışarıda sıkıştığı bir dönemde vurdu.

Acıyla uyandığımız günün sabah saatlerinde Balıkesir Edremit Havaalanı'nın açılışı için yoldayız; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'le birlikte. Yıldırım'ın canı sıkkın, 'Haberler üzücü ama teröre karşı dik durmalıyız. Sarsılmamalıyız.' diyor.

Yolculuk boyunca ne havaalanının bölge için önemini konuşabiliyoruz, ne de yargıdaki gelişmeleri... Oysa Körfez yıllardır bu havaalanının özlemi içindeydi. Pist kısa olduğu için yolcu uçakları inemiyordu. Hükümet el attı, eksiklikleri giderdi. Ve iki bakan dün resmî açılışı yaptı. Ulaştırma Bakanı Yıldırım topluluğa birlik beraberlik mesajı verdi. Temmuz ayının başında Ankara ve İstanbul'dan uçuşların başlayacağını müjdeledi.

Terörle mücadelenin koordinasyonundan sorumlu Cemil Çiçek'le uçakta terör saldırılarını konuşuyoruz. Çiçek sözlerine başlarken 'Terör eylemleri neden şimdi arttı?' diyerek kanlı saldırıların zamanlamasına dikkat çekiyor. 'Terörün uluslararası politikaların parçası' olduğuna dikkat çekiyor: 'Amaç da Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, huzuru bozmak ve belli siyasi hedefler elde etmek...'.

Çiçek, PKK'nın dünyada en fazla destek gören terör örgütü olduğunu vurguluyor. Açıkça adres vermiyor ama örgütün bazı Avrupa ve bölge ülkelerinden lojistik, himaye, silah, para ve eğitim desteği gördüğünü anlatıyor.

Başta Reşadiye ile başlayan İskenderun'la zirveye çıkan eylemler olmak üzere... Güneydoğu'nun sarp dağlarında mayınlı tuzaklar ve karakol saldırılarıyla tırmanan kanlı saldırılar da... Devlet bir dış gücün ayak izlerine rastladı mı? Çiçek'in cevabı manidar: 'Hiçbir terör örgütü dış destek almadan bir hafta yaşayamaz, eylem yapamaz'.

Yani?

PKK terör örgütü dış dinamiklerin desteğiyle ayakta duruyor. Çiçek soruyor: 'Birçok ülke PKK'yı terör örgütü olarak ilan ederken neden bir tek örgüt mensubunu yargılamadı veya Türkiye'ye teslim etmedi?' Günün birinde kullanmak için mi? Maalesef, evet.

Çiçek 'Örgütün arkasındaki güçlerle mücadele ediyoruz.' diyor. Bu güçler kim mi? Cevap ilginç; 'Bunların bazıları aynı ittifak içinde yan yana durduğumuz ülkeler. PKK'nın arkasında tek bir güç yok. Öcalan örgütü, örgüt Öcalan'ı, her ikisini de başka ülkeler kullanıyor'.

Bundan sonra açılımın nasıl yürüyeceği de soru işareti. Çiçek, 'Açılımın temeli demokratikleşmedir. Teröre rağmen bu devam edecek. Geri adım atılmayacak.' diyor.

Terör örgütünün eylemleri yorumlanırken Başbakan Erdoğan'dan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar 'taşeron vurgusu' dikkat çekici. PKK'nın Kürt halkına hizmet etmediği ortada... Kime hizmet ettiğini de tahmin etmek zor değil.

İç veya dış kaynağı ne olursa olsun Türkiye artık bu kanlı teröre son vermeli. Her kullanılan şeyin son kullanım tarihi vardır. Bu da ancak Türkiye'nin bütün ağırlığını koymasıyla mümkün..

Mustafa Ünal'ın yazısı

20 Haziran tarihli Zaman Gazetesi'ndeki yazısı
_________________________
Genelkurmay'dan tatmin edici açıklama yapmasını bekliyorum?

Böyle bir soru var. Bu sorunun cevabı yukarıdaki alıntı yazı içinde var mıdır?

19 Haziran 2010 Cumartesi

BİZ ŞİMDİ ÖLDÜK


Cumartesi sabahı…

Ben şimdi uyandım.

İstanbul‘da güzel bir hava… İzmir‘de pırıl pırıl bir gökyüzü…

Ben şimdi uyandım…

Sen şimdi Ankara‘da bir hafta sonu programı yapıyorsun.

Bir cumartesi sabahı uyandık.

Gazeteler, kahve, çay.. Bir gün, bir hayat önünde…

Şimdi uyandık…

Ben aslında şimdi öldüm… Ve şimdi Hakkâri’de, Şemdinli’de onlar uyanamadı.

11 şehit haberi Doğan Haber Ajansı’ndan önüme düşünce bende düştüm…

Biz bir cumartesi sabahı şimdi uyandık…

Onlar Hakkâri’de şimdi öldüler…

Biz şimdi öldük…

Toprağın altında 35 bin vatan evladı şimdi bir daha öldü.

Zaman öldü…

11 vatan evladı şehit düştü.

Mesela sen şimdi uyanıyorsun…

Ve henüz bilmiyorsun onlar nasıl uyanamadılar…

Dağın başındaki karakolda uykunun en masum derinliğinde roket mermileri kavurdu ranzaları…

Kalkabilen kalktı, nöbetteki Mehmet rastgele ateş etti.

Zaten ihanetle pusunun kol kola gezdiği o coğrafyada düello arayamazsın, şövalye bulamazsın.

Olsa olsa sabaha karşı kahpeliğin tetiğini çeken pusucuları bulursun.

İşte saat 11.00′e geliyor..

Bir cumartesi sabahı..

Sen şimdi kahvaltıdasın…

Belki de hiçbir şeyden haberin yok…

Karadeniz’de bir balıkçı ağlarını çekiyor…

Denizli’de bir dokuma tezgâhı henüz işlemeye başlıyor…

Bursa’da bir baba çocuğunu götürmek için sinemaları araştırıyor…

Bir anne ertesi günkü doğuma hazırlanıyor..

Biz şimdi bilmiyoruz… Nasıl öldük farkında değiliz…

Bir ayda 50′ye yakın şehit verdik.

Herkes soruyor: Ne oldu da yeniden başladı?

Bitmedi ki kardeşim… İki yıllık bu sessizlik, iki yıllık beklenti, silahsız çözüm hazırlıkları…

Hatırlayın ABD‘den gelen Bay Koordinatörü..

Hatırlayın bizim koordinatör Edip Başer’in atanmasını..

Televizyon haberleri, manşetler…

‘Bitti, bitiyor, eziyoruz, sıkıştırdık, parasal kaynaklarına giriyoruz’

İşte sınır ötesi harekat..

Gece Kuzey Irak‘ta yürüyen komandolar..

Boş dağları bombalayan jetler…

Genelkurmay‘ın yaptığı ”ABD ile istihbarat paylaşıyoruz. Uyumluyuz” açıklamaları..

Sonra sessizlik.

Demokratik açılım.

İki yıl süren dağdan indirme projesi.

Ama olmadı işte.

Habur’dan giriş yapan teröristleri otobüslerin üstüne alıp terörist kıyafetleri ile selamlattırınca olmadı işte kardeşim…

Sen cumartesi sabahı uyandın..

Soruyorsun: Nasıl bitecek bu? Neden yine başladı?

Böyle bitmiyor işte kardeşim.

Sabah uyanıyoruz…

Aslında uyanamıyoruz…

Çünkü onlar uyanamıyor…

İşte 11 vatan evladı daha uyanamadı.

Ben nasıl uyanırım, sen nasıl uyanırsın.

Biz niye bir türlü uyanamıyoruz.

FATİH Çekirge

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15073795.asp?gid=373

19 Haziran 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi'nden Fatih Çekirge'nin yazısı .

ÜZÜLME, NASILSA YİNE UNUTURUZ

Yine Şehit.....
Söylenecek çok şey var...
Sözün bittiği yer...
Yıllarca konuşulmuş, hala konuşuluyor...
Değişen bir şey yok...
Demekki?
Yani...
Sonuç;
1..Kimse görevini yapmamış, yapmıyor....
2..Herkes görevini yaptı, ama!!!
3..Görevini yapmak, Vatanını savunmak (doğru değil mi?)...
4..Hala farkında mıyız, farkında mısınız..
5..Unutun gitsin, unutabilirsen eğer...
6..Konuşuyoruz ama boş...
Bu şıklardan veya rakamlardan hangisi doğru?

18 Haziran 2010 Cuma

CEMİL SAĞYAŞAR, YILMAZ AMCA ve İSMEK


İsmek; iş sahibi olmak, faydalı zaman geçirmek, kendini geliştirmek, sanat öğrenmek hatta yaşlı veya sağlığı yerinde olmayan insanları hatırlamak kısaca insanlığa faydalı olmak için değerlendirilmesi gereken bir kurum.

İstanbul Büyük Şehir Belediye'sinin bir girişimi; İsmek.

Yukarıda yazdığım şeyleri biraz abartmış olabilirim.
Doğruya doğru, eğriye eğri..
İstanbul ve diğer belediyelerin iyi hizmetlerinin yanında yanlış veya yapamadığı hizmetlerde var.Bunlardan biri; ilk kez başımıza gelen mahalle yollarının asfaltlanması ve yaparken bana sorulmaması, bilgi verilmemesi , sonuçta parasının benden alınması (400/750 TL)...

Bazı hatlarda yoğunluk olmasına rağmen otobüs konulmaması, gibi daha birçok şey..

Gelelim İsmek konusuna...

Neredeyse iki haftadır Eyüp Feshane'de İsmek etkinlikleri var;
tanıtımlar, konserler, yapılan eserlerin sergilenmesi..

Bu akşam Sadabat Salonun'da Türk Sanat Müziği Ziyafeti vardı.Cemil Sağyaşar yönetiminde İsmek Darülacaze Kursiyer Korosu ile Bahçelievler Kursiyer Korosu kulaklarımızın pasını aldı.

Önce Darülaceze Kursiyerleri konser verdi.

Sanat müziğinin seçkin eserleriyle bizler coşturdular.
Kursiyerlerden iki kişi solo şarkıda söyledi.
Fotoğrafta görünen Yılmaz Amca;
şarkı söyledikten sonra onlara bu imkanı verenlere ve sanatçı Cemil Sağyaşar'a teşekkür etti. Ve ekledi; Darülaceze'yi fırsat buldukça ziyaret edin, (orada) yatalak, hasta ve ilgiye muhtaç kişiler var...Bugün buradayız, yarın siz nerede olacaksınız?
Evet; Yılmaz Amca, herşeyin güllük gülistanlık olmadığını birde hayatın farklı bir yanının olduğunu, bize hatırlattı.
Yılmaz Amca aslında bence çok büyük söz söyledi, üzerinde çok düşünmek lazım; Bugün buradayız yarın siz nerdesiniz?
Yılmaz Amca'nın söylediği eserin ilk mısraları şöyleydi;
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime... (Kemani Tatyos Efendi)
Bu olayın dışında, Cemil Sağyaşar'ın koroyu ve orkestrayı yönetmesi şarkıların güzelliği ve söyleyenlerin emeği kadar izlenmeye değerdi.Bir sanat bilmiyorum etkinlik çerçevesinde sırtını izleyiciye (zaman olarak % 99 oranında) sırtını dönsün ve keyifli , güzel bir çalışma çıkarsın..
Sanki stadlarda maç yöneten teknik direktörler gibi ve hatta onlardan daha iyi, gösterişli ve keyif verici..Türkçemize giren kelimelerden biri olan şov (show) aslında gösteri , güzel anlar ortaya çıkarmak,bence. Cemil Bey'in şarkının temposuna göre el hareketleriyle sesin azalıp artmasını aynı zamanda enstrümanlarıda yönlendirmesi çok harikaydı.
Bu etkinlik çerçevesinde bu kadar güzel konuları (sergileri, konserleri) hem ücretsiz izliyorsunuz, hemde keyif alıyorsunuz..
Sonuç olarak, kursiyerlerin çabası, Darülaceze ekibinin mutluluğu ve bize verdiği mesaj ile Cemil Hoca'nın yönetmenliği görülmeye değerdi...


16 Haziran 2010 Çarşamba

BURSAPOR GÖNÜLLERİNDE ŞAMPİYONU


Bu senenin en güzel olaylarından biri Bursaspor'un şampiyon olmasıdır.Futbolda şampiyon olarak beşinci büyük olduğunu ilan eden Bursaspor'u bizde alkışladık, alkışlıyoruz.
Bursaspor; parayla veya diğer güçlerle de herşeye sahip olunamayacağını, çalışma ve alçak gönüllülükle de başarıya ulaşılabileceğini bize gösterdi.
Bu yönden de büyük bir kitle Bursasporlu olmamasına rağmen Bursaspor'u elleri patlayacakmış gibi gönülden alkışladı.
Bursaspor'dan Avrupa'da da başarılar bekliyoruz..
Bursaspor'un Avrupa başarılarını da bilgi anlamında Wikipedia'dan alıntılayarak ekleyelim;

Avrupa Kupaları ve Başarıları

Kupa Galipleri kupası

1974-75 sezonunda Kupa Galipleri kupasında çeyrek finale yükselmeyi başardı. Avrupa Kupa Galipleri Kupası ilk turunda Finn Harps'ı eleyen, ikinci turda Dundde United'ı Vahit'in attığı müthiş golle saf dışı bırakan Bursaspor, çeyrek finalde S.S.C.B.'nin Dinamo Kiev takımıyla eşleşti. Güçlü rakibine elenen Bursaspor, Dinamo Kiev'in kupayı kazanması üzerine o dönem Avrupa'nin 2'inci kupası olan Kupa Galipleri Kupası'nda Beşincilik ünvanını elde etti.

1986-87 sezonu başında Avrupa kupa Galipleri Kupası illk turunda Hollanda'nın ünlü ekibi Ajax'la eşleşen yeşil beyazlılar, iki maçta da yenilerek kupanın dışında kaldılar.

İntertoto Kupası

1994-95 sezonunu lig altıncısı olarak bitiren Bursaspor, ilk kez düzenlenen İntertoto Kupası'na katıldı. Önce grup maçlarını oynayan yeşil beyazlı ekip İngiliz Wibledon, Belçikalı Charleroi, İsrailli Beitar ve Polonyalı Kosice gibi ekiplerin önünde birinci oldu. İlk eleme turunda YunanOfi Crete takımını eleyen Bursaspor, Alman Karslruher takımıyla eşleşti. Atatürk Stadyumundaki maçın normal süresi 2-2, uzatma devreleri ise 3-3 sonuçlandı. Penaltı atışları sonucunda turu geçen taraf 9-8 üstünlükle Karslruher oldu. Bu karşılaşma da sergilenen futbol Bursaspor'u Türkiye'nin takımı haline getirdi.

Son 7 günde en çok okunanlar

EMEĞE SAYGI, KOPYAYA HAYIR

Protected by Copyscape DMCA Copyright Protection
Link verilmeden, ad belirtilmeden hiçbir materyal kullanılamaz.
_____________________©___________________
Site içeriğinin izinsiz kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi halde yasal yollara başvurulur.
Copyright © 2009 Her hakkı saklıdır