29 Ocak 2010 Cuma

VERGİ, KÖMÜR VE SAĞLIK

Türkiye'de satın alınan herhangi bir eşya, mal, cihaz veya hizmette
bedelin büyük bölümünü vergi oluşturuyor.
1600 cc otomobilde % 39,
cep telefonu faturasında 31,
ev telefonunda 25,
motorinde 59,
otogazda 80 (daha çok tercih edildiğinden herhalde) olarak yer alıyor (basından).
Kriz teğet geçtiğinden,
zam zincirinin son halkası olarak doğalgaza en az % 10 zam gelmesi bekleniyor..
Bütçesini denkleyemeyen vatandaş; kömür kullanımını arttırarak doğal gaz kullanımını azaltacaktır.Bu olayda sağlık giderlerini arttıracaktır..
(Hava kirliliği, yeterli ve yaygın ısınamama gibi sebeplerle.)

SOKAK TAZISI

Hayvanlara iyi davranıp bakanlar olduğu kadar onlara eziyet edenlerde mevcut.Hayvanlara özellikle köpeklere olan bakışı vurgulamak için
etkinlikler ve ilanlar zaman zaman yer alıyor, basında ve nette.
Dikkat çekmek için köpek ırklarını günümüze uyarlayarak listelemişler..
İşte o liste:
Bacak kırması, yerli ezik, üç bacak labrador,
sokak tazısı, Anadolu kesikbacak, almam kurdu,
Japon uyuzama, Sibirya topal,
dövdüm retrievere, st berbat,
bahtı karabaş, çöp kurdu,
topal terrier, yarabaş...

27 Ocak 2010 Çarşamba

NEM KAPMAYIN!

Duvarı nem, insanı gam öldürür, bu bir deyim veya atasözü..
Nem iyidir de kötüdür de.
Şu soğuk günlerde kimi elektrik kesiliyor kimi kesilmiyor.Ama aşağıdaki görüntüler herkesin görmediği bazı yerlerde hayat buluyor, yani var.Reha Muhtar haber sunarken, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa lafı gibi..Özellikle fakir semtlerde, herhangi bir binanın görünmeyen bir yerinde, özel kurumlarda ve hatta devlet kurumlarında bile olası bir görüntü..
Hayat geçerken, nem alırsanız yada gam eklerseniz binanızın ve bedeninizin sağlığı tehlikeye girer..Tam burada sorumlu ve sorunlulara selam söylüyoruz..Buraları hatırlayın..





20 Ocak 2010 Çarşamba

SİGArgARA

Arkadaş, şu sigara içen ama başkalarını rahatsız eden insanları anlamıyorum.Hadi kendini zehirliyorsun, ona bir şey diyemeyiz, haddimize de değil, bulunduğun ortamda ve sonrasında o ortamı leş gibi,
kül tablası gibi bırakıp gidiyosunuz ya..
Hiç kimseyi düşünmüyor musunuz?
Sizin leş gibi kirlettiğiniz,
affedersiniz ama
.....tığınız şeyi herkes çekmek zorunda mı?
Sigaranın bir çok zararından biri de başkalarını düşünmeme meziyeti,
bencillik herhalde.
Allah ıslah etsin ..
Not; sigara içerken ve sonrasında çocuklar dahil kimseyi rahatsız etmeyen, zehirlemeyenlere lafımız yok..
Duyarlı oldukları içinde teşekkür ederiz...

KÖMÜRE NEDEN DÖNDÜK

Hava kirliliğinin son bulması için daha çevreci yakıt olan doğalgaz yıllar önce İstanbul ve diğer şehirlerde kullanılmaya başladı.Duman görüntüsü ve kokusu, tehlikesi kalmamıştı.
İki yıldan beridir kömür; doğalgaz kullanan şehirlerimize dönüş yaptı.Geceleri ortalık sis görüntüsü ve duman kokusundan geçilmez oldu.
Niye geriye döndük, sistem mi değişti.Doğal gaz kullananlarda kömüre kaymaya başladı.Öte yandan kullanmadığımız, kullanamadığımız doğal gaz yüzünden İran ve Rusya'ya trilyonlar gidiyor.
Bir sorun var ama , nerede?
Sorun (varsa!!!) kimden ve neden kaynaklanıyor?

16 Ocak 2010 Cumartesi

RADYASYONLA ÇALIŞANLAR

Bilindiği gibi bu günlerde Meclis'te tam gün yasası görüşülüyor.
Bu yasanın içinde bulunan, çoğu kişinin farketmediği bir madde
Radyoloji/Röntgen
Tekniker/Teknisyenlerinin
çalışma saatlerinide arttırıyor.Zaman arttıkça radyasyona karşı olumlu anlamda bir güvenlik oluşup oluşmadığı meçhul!
Bu meslek derneklerinden
ve
Tmrtder.org.tr
sitelerinde bu konuyla ilgili yazı yayınlamışlar;
SAYIN MİLLETVEKİLİMİZ
Bildiğiniz gibi tam Tam Gün Yasa Tasarısı’nın 9. maddesi İYONİZE EDİCİ RADYASYONLA ÇALIŞAN sağlık personelinin çalışma süresini artırmaya yöneliktir. Bu maddenin yasalaşması halinde; röntgen, nükleer tıp ve radyoterapi alanında görev yapan radyasyon çalışanları için radyasyondan kaynaklanan telafisi imkansız zararlar sözkonusu olacaktır. Zira; radyasyonun başta kan kanseri (lösemi), kemik, akciğer, tiroit ve meme kanserleri, kısırlık (sterilite), gelecek nesillerde sakatlıklar (mutasyon), büyüme ve gelişme geriliği, körlük ve radyasyon çalışanlarının doğal yaşam sürelerinde kısalma gibi birçok ciddi zararlara neden olduğu bilinen bir gerçektir.
Mevcut durumda bile bu alanda çalışan sağlık personeli ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Çalışma saatlerinin 5 saat ile sınırlı tutulmasının nedeni sağlık sorunlarına karşı alınan önlemlerden biri olup en önemlisidir. Çalışma saatlerini 7 saate çıkarmak kanser olma riskini % 50 artırmak demektir.
Sayın Sağlık Bakanımız Recep AKDAĞ, her platformda Avrupa Birliği (AB) standartlarından söz etmektedir.Radyasyon uygulamaları ağır ve tehlikeli işler sınıfında yer aldığından, bütün güvenlik önlemlerinin alınmış olması gerekmektedir. Bilindiği gibi, TBMM’de 27.09.2006 tarihinde kabul edilen Avrupa Sosyal Şartı’nda riske karşı çalışanların mevcut çalışma sürelerinin azaltılması öngörülmüştür. Oysa; tam tersine ,Tam Gün Yasa Tasarısı ile radyasyon çalışanlarının mesai süreleri artırılmakdadır.Radyoloji teknisyenleri AB standartlarında çalışmayı Sayın Bakan’dan daha çok istemektedir. Ancak; hiç bir AB ülkesindeki bir meslektaşımıza günlük düşen hasta sayısı 65-70 değildir ve hiçbir dünya ülkesinde bir radyoloji teknisyeni günlük mesaisinde ort. 200 tetkik yani ışınlama yapmamaktadır. AB ülkelerin radyoloji teknisyenlerinin günlük mesaisinde kişi başına düşen hasta sayısı 18-20 yaptığı tetkik sayısı ortalaması 30-35 civarındadır. Ayrıca; radyasyonun zararlarına karşı bütün güvenlik önlemleri de alınmış durumdadır.
Sayın Milletvekilim,
Tam Gün Yasası’nda sağlık personelinin haftalık çalışma saati 45 saatten 40 saate düşürülürken, radyoloji çalışanları için ise mesai süresinin artırılması hakkaniyetten uzak bir yaklaşımdır.
Kaldı ki çalışma saatlerimizin artırılmamasına ilişkin Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu’nun da 2008 yılında verdiği kararlar vardır. Yargı Kararlarını yok sayan bu anlayış kabul edilemez.
Çalışma saatlerimiz artırılmadan önce çalışma koşullarımız standartlara uygun hale getirilmelidir. Radyasyon güvenliği ve ölçümlerinde hiçbir iyileştirme yapılmadan yasanın ilgili maddesinin kabul edilip yürürlüğe konulmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü yasanın güvenlikle ilgili alt yapısını oluşturacak disiplinler ülkemizde oluşturulmamıştır.
Radyasyon çalışanlarının radyasyondan zarar görmediğini söylemek için bu çalışanların tamamına yakınının sağlık profilinin de çıkartılmış olması gerekirdi ki ülkemizde böyle bir çalışma yoktur. O halde; Sayın Bakanımız neye dayanarak radyasyon çalışanlarının radyasyona bağlı sağlık sorunu yaşamadığını söyleyebilmektedir. Bu konuda lokal yapılmış iki çalışma mevcut olup bu iki çalışma da radyasyonla çalışanların ciddi sağlık kayıplarına maruz kaldığını göstermektedir. . Bu çalışmalardan biri Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesinde tiroit hastalıkları üzerine diğeri de Fırat Üniversitesi’nde radyasyonla çalışanların bağışıklı düzeylerine yönelik yapılmıştır. Zaten herhangi bir hastaneye gidilerek teknisyenlerle görüşülse dahi tiroit hastalıklarının teknisyenlerde ne kadar yaygın olduğu rahatlıkla görülebilecektir. Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRAD-DER) tarafından Aralık 2007’de 22 ilde yapılan araştırmaya göre radyoloji teknisyenlerinin % 29’u sağlık problemi yaşamaktadır.
Hasta yükü ve radyasyon güvenliğinin ideal olarak sağlandığı İngiltere’de ,radyasyon çalışanlarına yönelik yapılan çalışmada elde edilen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmıştır.”LİMİT DOZ SINIRLARI İÇİNDE ÇALIŞANLARDA DİĞER NÜFUSA GÖRE KAN KANSERİNİN %19, AKCİĞER KANSERİNİN DE %9 DAHA FAZLA GÖRÜLDÜĞÜ BİLDİRİLMİŞTİR.(British Medical Journal yayın tarihi 09/07/2005.)
Doğadan alınan düşük doz radyasyonun bile kansere neden olduğu bilinirken ,teknisyenlerin birfiil 20-25 yıl radyasyonla çalışmasının zararlı olmadığını söylemek, vicdanla bağdaşır nitelikte değildir.
Sayın Milletvekilim,
İlgili yasanın 9.maddesi oylanırken bu hususları bir kez daha düşüneceğinizi umar, radyoloji çalışanlarının hayatını karartacak bu TAM GÜN Yasasını onaylamamanızı temenni ederiz.
Saygılarımızla..
Her şey göründüğü gibi değil, Radyasyon şakaya gelmez...
Çalışan içinde, hasta içinde...

15 Ocak 2010 Cuma

BELEDİYELER KURBAN OLSUN!


Kurban Bayramı geçeli bir buçuk aydan fazla oluyor.
Yukarıdaki resimleri her yıl görüyoruz.
Kurbanları getirenler ;her yıl, bir iki hafta bu çileyi çekiyorlar..
Barınma, hayvanların ihtiyaçlarını giderme, ihtiyaçlarına ulaşabilme ve güvenlik, büyük sorun.
Bu görülen baraka tarzı yapıları belediyeler yapıyor ve karşılığında yedi sekiz gün için 5 milyar civarı paralar alıyorlar.Doğrusu, bu bilgiyi kurbanlık satan bir akrabam söylemeseydi öğrenemeyecektim.Belki bazıları biliyordur ama bu kadar yüksek olduğunu yeni öğrendim..Lüks semtlerin, alış veriş mekezlerinin aylık kirası bu kadar mı bilmiyorum.8 gün için , iyi para.Karşılığında altyapı, su ve diğer ihtiyaçların giderilmesi dahil değil üstelik..Belediyeler; vergi, ceza ve diğer kaynaklardan iyi para kazanmalarına rağmen çoğu çok zorda!.Kurbanlıklara tahsis ettikleri yerlerden aldıkları para nasıl kullanılıyor, merak ediyorum.Nerelere gidiyor, net bir bilgimiz yok..
Hayvanı yetiştireceksin, o kadar yolu geleceksin...
Neyse bildiğimiz şeyler..

KUŞLAR




Geçtiğimiz günlerde (9 Ocak), Feshane'de kafes kuşlarıyla ilgili yarışmalar düzenlendi.Rengarenk kuşların cıvıl cıvıl sesleri görülmeye ve hatta duyulmaya değerdi..Kuşlardan başka, kuş bakımıyla ilgili malzemelerde satılanlar arasındaydı.
Ancak, Feshane çok kalabalıktı.
Bu kalabalığı Ramazan Ayı dışında Feshane'de bulmak biraz zor..

14 Ocak 2010 Perşembe

ANDON

1800'lü yılların sonunda Kayseri ve çevresindeki Ermeni olayları arşivlere sadık kalınarak, yazar S. Burhanettin Akbaş tarafından yazıldı..
Okuyanlar, okunmasını tavsiye ediyorlar..
Hey Andon'u, kitapseverler ve tarihseverler kaçırmamalı..

S.Burhanettin Akbaş’ın 14. Kitabı tarihi bir roman oldu.
Ankara’da Yıldızlar Yayıncılık tarafından yayınlanan kitabın konusu da oldukça ilginç… Roman, 1892-1893 Ermeni Olaylarını Osmanlı Arşiv Belgelerini esas alarak senaryolaştırmakta ve Kayseri, Merzifon, Amasya, Çorum, Yozgat ve Ankara’da geçmektedir.Romanın baş kahramanı Reşit Bey, Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle Anadolu’ya intikal eden Türk Polis Teşkilatından bir kişidir. İşi istihbarat üzerinedir ve Türk Polisi ilk defa istihbarat çalışmalarına önem vermekte ve Ermeni komitacıların takibini yapmaktadır.Roman, Reşit Bey’in Kayseri’ye gelişi ile başlar. Reşit Bey, Kayseri’de devlet erkanı, polis teşkilatı mensupları ve halktan kişilerle görüşmeler yapar. Amaç Taşnak ve Hınçak örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri hakkında belge ve bilgi toplamaktır. Çünkü, örgütün önemli kişilerinden biri olan Taşnak örgütü ileri gelenlerinden Andon Rüştuni’nin Kayseri’ye geldiğini öğrenmiş ve onun faaliyetlerinin takibini önceden Kayseri Polisine yaptırmıştır. Andon’un faaliyetleri uzak takibe alınır ve içeriden bilgi veren kişilerle sıkı temaslar yürütülür. Bu arada Merzifon Amerikan Kolejinde Faaliyetler yürüten Kayayan ve Tomayan hakkında da ciddi bilgilere ulaşılır. Son derece az bir personele sahip Türk Polisinin üstün gayretleri ile ve devletin telgraf hatlarına verdiği önemin de etkisiyle İstanbul, Ankara, Yozgat, Kayseri ve Merzifon’la ciddi bir irtibat sağlanır.Türk Polisi, yılbaşından sonra ciddi bir eylemin peşinde olan örgütün yafta adı verilen bildirileri asacağını öğrenir ama olaya mani olmazlar. Türkiye’nin birçok yerinde aynı anda başlatılan bu eylem Andon’un, Kayayan ve Tomayan’ın Amerikan Okullarında bastırdıkları bildirilerin asılması eylemidir ama bu arada birçok da faili meçhul cinayet işlenmektedir ve devlet yanlısı ve huzur ve barıştan yana olan Ermeniler, örgüt tarafından öldürülmüştür. Hasta adam gözüyle bakılan Osmanlı, bu olayları kendinden beklemeyecek bir şekilde takip etmiştir ve yafta olayından sonra bir iki gün içinde bütün elebaşlarını ve eylemcileri yakalamayı başarır. Lakin Osmanlı’nın zor günlerinde İstanbul, çok ağır baskılar altındadır. Türk Polisinin yakaladığı birçok komitacı, hafif suçlu sınıfına ayrılıp salıverilir. Ankara’da kurulan mahkemede ele başlar çok ağır cezalar almasına rağmen bu cezalar Osmanlı Meclisinde yarı yarıya düşürülür ve sonra da

Osmanlı Sultanı tarafından en hafif şekle getirilir.











Günümüzde , o yılların izlerini (benzerlikte olsa) bulmak mümkün..

9 Ocak 2010 Cumartesi

AB NORMLARI

Bu yeni teşkilat için 50 bin kişi alınacak.
Zaten ağır silah yetkisi de yeni düzenlenmişti..
Bu düzenlemeler, TSK'deki aramalar, mahkemeler, basında ki TSK ile ilgili yazı ve yorumlar; TSK'nin küçültüleceği veya ortadan kaldırılacağını mı gösteriyor?

4 Ocak 2010 Pazartesi

KEPLER

Resim,www.keplermotors.com
KEPLER
2.5 saniye altında 0-60 mil (yaklaşık 0-100 km)
200 + mph hız (yaklaşık 330 km)
Ön Powertrain
250 hp elektrik motoru
2-ileri otomatik
Lityum-iyon pilleri
Arka Powertrain
550 hp motoru
Olarak Ford EcoBoost twin-turbo 3,5 litre V-6
7-speed paddle shift, çift debriyaj transaxleyi
Titanyum egzoz sistemi
50 Adet limitli üretim.2011 ortasında satışına başlanacakmış.
Uzunluk:4,44 M
Ekstrem hafif karoser ve karbon seramik frenler
ön:275/35 ZR 19 arka:335/30 ZR 20 3.5l
Dubai Motor Fuarı'nda Kepler adıyla yeni bir süper spor otomobil tanıtıldı ,geçtiğimiz günlerde..
Bu araba Ferrari ile McLaren'in hık demiş burnundan düşmüş.
Nerdeyse kopyası.
Ama adamlar uğraşmışlar bir eser ortaya çıkarmışlar..
Bizde olsaydı hemen karalardık...
Sazan, Şamil, Etox yerin dibine girerdi.
Fakat yabancı aynısını bile yapsa bir şey olmaz..Sayılmaz.İçimizden çıkan güzel çalışmaları karalamamak lazım.
Koskoca BMW bile,
artık hayatta olmayan Dixi/Austin 7 lisansını
alarak otomobil imalatına başlamıştı.

ÖZGÜRLÜK ve HAYAT



Resimler alıntıdır.







Özgürlük , açlık, afetler, hastalık, insanlara eziyet,
silahlanma, magazin, israf, ölüm ve kalım..
Hayat veya yaşam kelimesinin yerini bunlar alıyor.Zengin veya kuvvetli olan ötekini öldürüyor, ölüme zorluyor.Yazılı ve görsel basın nedense hep magazini , iyi gibi gözüken şeyleri gözümüzün içine sokarak insanlığı uyuşturuyor.Özgürlük getirenler!, getirmekten bahsedenler özgürlük dahil herşeyi götürüyorlar.İşbirlikçileri de kendi halklarını yok etmeye alet oluyorlar.Her yönden bağımlı olursan, ipin kime bağlıysa onun elindesin.
İp görünür veya görünmez olsun , farketmez..
Dünyanın hali budur..

3 Ocak 2010 Pazar

METAL MANTAR

İnsanoğlu'nun dünyaya kazandırdığı metal mantarlar!
Heryerden bitiyorlar.
Görüntü kirliliği, sağlıkla ilgili yönler ve daha bir çok şey..
Ama bunlarsız da olmuyor (mu?) .

Son 7 günde en çok okunanlar

EMEĞE SAYGI, KOPYAYA HAYIR

Protected by Copyscape DMCA Copyright Protection
Link verilmeden, ad belirtilmeden hiçbir materyal kullanılamaz.
_____________________©___________________
Site içeriğinin izinsiz kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi halde yasal yollara başvurulur.
Copyright © 2009 Her hakkı saklıdır