20 Haziran 2010 Pazar

SAVAŞ, ....... ARKASINDAKİLERLE


Bölücü teröristler Genelkurmay'ın 'terör saldırıları artacak' dediğinin gecesi saldırdı; 9 şehit, 20'ye yakın yaralı. Terör örgütü askerin istihbaratını doğruladı. Ardından mayınlı pusu ve 2 şehit daha...

Ateş düştüğü yeri değil, bütün ülkeyi yaktı. Herkesin ortak sorusu; bu gidiş nereye? Tamam, 'teröre teslim olmayacağız da' şehit haberleri ne zaman son bulacak?

Birkaç gün arayla gelen bir veya iki şehit haberlerini kanıksamıştık. Ancak bir güne sığan 10 şehit haberi, Türkiye'nin üzerine kara bulut gibi çöktü. Moraller bozuldu. Suratlar asıldı.

Sokaktaki insan soruyor: Nereye gidiyoruz? Saldırıların istihbaratını alıyoruz da neden engelleyemiyoruz? Tatmin edici cevap yok.

Zamanlamaya bakar mısınız?.. Dış politikada Türkiye sıkıntılı bir sürecin içinde... İsrail'le yaşadığımız kriz iyice ağırlaştı. İlişkilerimizin kopması an meselesi. Bugünlerde ABD ile de problem yaşıyoruz. Washington'la İran yüzünden ayrı düştük. Terör örgütü, Türkiye'nin dışarıda sıkıştığı bir dönemde vurdu.

Acıyla uyandığımız günün sabah saatlerinde Balıkesir Edremit Havaalanı'nın açılışı için yoldayız; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'le birlikte. Yıldırım'ın canı sıkkın, 'Haberler üzücü ama teröre karşı dik durmalıyız. Sarsılmamalıyız.' diyor.

Yolculuk boyunca ne havaalanının bölge için önemini konuşabiliyoruz, ne de yargıdaki gelişmeleri... Oysa Körfez yıllardır bu havaalanının özlemi içindeydi. Pist kısa olduğu için yolcu uçakları inemiyordu. Hükümet el attı, eksiklikleri giderdi. Ve iki bakan dün resmî açılışı yaptı. Ulaştırma Bakanı Yıldırım topluluğa birlik beraberlik mesajı verdi. Temmuz ayının başında Ankara ve İstanbul'dan uçuşların başlayacağını müjdeledi.

Terörle mücadelenin koordinasyonundan sorumlu Cemil Çiçek'le uçakta terör saldırılarını konuşuyoruz. Çiçek sözlerine başlarken 'Terör eylemleri neden şimdi arttı?' diyerek kanlı saldırıların zamanlamasına dikkat çekiyor. 'Terörün uluslararası politikaların parçası' olduğuna dikkat çekiyor: 'Amaç da Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, huzuru bozmak ve belli siyasi hedefler elde etmek...'.

Çiçek, PKK'nın dünyada en fazla destek gören terör örgütü olduğunu vurguluyor. Açıkça adres vermiyor ama örgütün bazı Avrupa ve bölge ülkelerinden lojistik, himaye, silah, para ve eğitim desteği gördüğünü anlatıyor.

Başta Reşadiye ile başlayan İskenderun'la zirveye çıkan eylemler olmak üzere... Güneydoğu'nun sarp dağlarında mayınlı tuzaklar ve karakol saldırılarıyla tırmanan kanlı saldırılar da... Devlet bir dış gücün ayak izlerine rastladı mı? Çiçek'in cevabı manidar: 'Hiçbir terör örgütü dış destek almadan bir hafta yaşayamaz, eylem yapamaz'.

Yani?

PKK terör örgütü dış dinamiklerin desteğiyle ayakta duruyor. Çiçek soruyor: 'Birçok ülke PKK'yı terör örgütü olarak ilan ederken neden bir tek örgüt mensubunu yargılamadı veya Türkiye'ye teslim etmedi?' Günün birinde kullanmak için mi? Maalesef, evet.

Çiçek 'Örgütün arkasındaki güçlerle mücadele ediyoruz.' diyor. Bu güçler kim mi? Cevap ilginç; 'Bunların bazıları aynı ittifak içinde yan yana durduğumuz ülkeler. PKK'nın arkasında tek bir güç yok. Öcalan örgütü, örgüt Öcalan'ı, her ikisini de başka ülkeler kullanıyor'.

Bundan sonra açılımın nasıl yürüyeceği de soru işareti. Çiçek, 'Açılımın temeli demokratikleşmedir. Teröre rağmen bu devam edecek. Geri adım atılmayacak.' diyor.

Terör örgütünün eylemleri yorumlanırken Başbakan Erdoğan'dan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar 'taşeron vurgusu' dikkat çekici. PKK'nın Kürt halkına hizmet etmediği ortada... Kime hizmet ettiğini de tahmin etmek zor değil.

İç veya dış kaynağı ne olursa olsun Türkiye artık bu kanlı teröre son vermeli. Her kullanılan şeyin son kullanım tarihi vardır. Bu da ancak Türkiye'nin bütün ağırlığını koymasıyla mümkün..

Mustafa Ünal'ın yazısı

20 Haziran tarihli Zaman Gazetesi'ndeki yazısı
_________________________
Genelkurmay'dan tatmin edici açıklama yapmasını bekliyorum?

Böyle bir soru var. Bu sorunun cevabı yukarıdaki alıntı yazı içinde var mıdır?

19 Haziran 2010 Cumartesi

BİZ ŞİMDİ ÖLDÜK


Cumartesi sabahı…

Ben şimdi uyandım.

İstanbul‘da güzel bir hava… İzmir‘de pırıl pırıl bir gökyüzü…

Ben şimdi uyandım…

Sen şimdi Ankara‘da bir hafta sonu programı yapıyorsun.

Bir cumartesi sabahı uyandık.

Gazeteler, kahve, çay.. Bir gün, bir hayat önünde…

Şimdi uyandık…

Ben aslında şimdi öldüm… Ve şimdi Hakkâri’de, Şemdinli’de onlar uyanamadı.

11 şehit haberi Doğan Haber Ajansı’ndan önüme düşünce bende düştüm…

Biz bir cumartesi sabahı şimdi uyandık…

Onlar Hakkâri’de şimdi öldüler…

Biz şimdi öldük…

Toprağın altında 35 bin vatan evladı şimdi bir daha öldü.

Zaman öldü…

11 vatan evladı şehit düştü.

Mesela sen şimdi uyanıyorsun…

Ve henüz bilmiyorsun onlar nasıl uyanamadılar…

Dağın başındaki karakolda uykunun en masum derinliğinde roket mermileri kavurdu ranzaları…

Kalkabilen kalktı, nöbetteki Mehmet rastgele ateş etti.

Zaten ihanetle pusunun kol kola gezdiği o coğrafyada düello arayamazsın, şövalye bulamazsın.

Olsa olsa sabaha karşı kahpeliğin tetiğini çeken pusucuları bulursun.

İşte saat 11.00′e geliyor..

Bir cumartesi sabahı..

Sen şimdi kahvaltıdasın…

Belki de hiçbir şeyden haberin yok…

Karadeniz’de bir balıkçı ağlarını çekiyor…

Denizli’de bir dokuma tezgâhı henüz işlemeye başlıyor…

Bursa’da bir baba çocuğunu götürmek için sinemaları araştırıyor…

Bir anne ertesi günkü doğuma hazırlanıyor..

Biz şimdi bilmiyoruz… Nasıl öldük farkında değiliz…

Bir ayda 50′ye yakın şehit verdik.

Herkes soruyor: Ne oldu da yeniden başladı?

Bitmedi ki kardeşim… İki yıllık bu sessizlik, iki yıllık beklenti, silahsız çözüm hazırlıkları…

Hatırlayın ABD‘den gelen Bay Koordinatörü..

Hatırlayın bizim koordinatör Edip Başer’in atanmasını..

Televizyon haberleri, manşetler…

‘Bitti, bitiyor, eziyoruz, sıkıştırdık, parasal kaynaklarına giriyoruz’

İşte sınır ötesi harekat..

Gece Kuzey Irak‘ta yürüyen komandolar..

Boş dağları bombalayan jetler…

Genelkurmay‘ın yaptığı ”ABD ile istihbarat paylaşıyoruz. Uyumluyuz” açıklamaları..

Sonra sessizlik.

Demokratik açılım.

İki yıl süren dağdan indirme projesi.

Ama olmadı işte.

Habur’dan giriş yapan teröristleri otobüslerin üstüne alıp terörist kıyafetleri ile selamlattırınca olmadı işte kardeşim…

Sen cumartesi sabahı uyandın..

Soruyorsun: Nasıl bitecek bu? Neden yine başladı?

Böyle bitmiyor işte kardeşim.

Sabah uyanıyoruz…

Aslında uyanamıyoruz…

Çünkü onlar uyanamıyor…

İşte 11 vatan evladı daha uyanamadı.

Ben nasıl uyanırım, sen nasıl uyanırsın.

Biz niye bir türlü uyanamıyoruz.

FATİH Çekirge

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15073795.asp?gid=373

19 Haziran 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi'nden Fatih Çekirge'nin yazısı .

ÜZÜLME, NASILSA YİNE UNUTURUZ

Yine Şehit.....
Söylenecek çok şey var...
Sözün bittiği yer...
Yıllarca konuşulmuş, hala konuşuluyor...
Değişen bir şey yok...
Demekki?
Yani...
Sonuç;
1..Kimse görevini yapmamış, yapmıyor....
2..Herkes görevini yaptı, ama!!!
3..Görevini yapmak, Vatanını savunmak (doğru değil mi?)...
4..Hala farkında mıyız, farkında mısınız..
5..Unutun gitsin, unutabilirsen eğer...
6..Konuşuyoruz ama boş...
Bu şıklardan veya rakamlardan hangisi doğru?

18 Haziran 2010 Cuma

CEMİL SAĞYAŞAR, YILMAZ AMCA ve İSMEK


İsmek; iş sahibi olmak, faydalı zaman geçirmek, kendini geliştirmek, sanat öğrenmek hatta yaşlı veya sağlığı yerinde olmayan insanları hatırlamak kısaca insanlığa faydalı olmak için değerlendirilmesi gereken bir kurum.

İstanbul Büyük Şehir Belediye'sinin bir girişimi; İsmek.

Yukarıda yazdığım şeyleri biraz abartmış olabilirim.
Doğruya doğru, eğriye eğri..
İstanbul ve diğer belediyelerin iyi hizmetlerinin yanında yanlış veya yapamadığı hizmetlerde var.Bunlardan biri; ilk kez başımıza gelen mahalle yollarının asfaltlanması ve yaparken bana sorulmaması, bilgi verilmemesi , sonuçta parasının benden alınması (400/750 TL)...

Bazı hatlarda yoğunluk olmasına rağmen otobüs konulmaması, gibi daha birçok şey..

Gelelim İsmek konusuna...

Neredeyse iki haftadır Eyüp Feshane'de İsmek etkinlikleri var;
tanıtımlar, konserler, yapılan eserlerin sergilenmesi..

Bu akşam Sadabat Salonun'da Türk Sanat Müziği Ziyafeti vardı.Cemil Sağyaşar yönetiminde İsmek Darülacaze Kursiyer Korosu ile Bahçelievler Kursiyer Korosu kulaklarımızın pasını aldı.

Önce Darülaceze Kursiyerleri konser verdi.

Sanat müziğinin seçkin eserleriyle bizler coşturdular.
Kursiyerlerden iki kişi solo şarkıda söyledi.
Fotoğrafta görünen Yılmaz Amca;
şarkı söyledikten sonra onlara bu imkanı verenlere ve sanatçı Cemil Sağyaşar'a teşekkür etti. Ve ekledi; Darülaceze'yi fırsat buldukça ziyaret edin, (orada) yatalak, hasta ve ilgiye muhtaç kişiler var...Bugün buradayız, yarın siz nerede olacaksınız?
Evet; Yılmaz Amca, herşeyin güllük gülistanlık olmadığını birde hayatın farklı bir yanının olduğunu, bize hatırlattı.
Yılmaz Amca aslında bence çok büyük söz söyledi, üzerinde çok düşünmek lazım; Bugün buradayız yarın siz nerdesiniz?
Yılmaz Amca'nın söylediği eserin ilk mısraları şöyleydi;
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime... (Kemani Tatyos Efendi)
Bu olayın dışında, Cemil Sağyaşar'ın koroyu ve orkestrayı yönetmesi şarkıların güzelliği ve söyleyenlerin emeği kadar izlenmeye değerdi.Bir sanat bilmiyorum etkinlik çerçevesinde sırtını izleyiciye (zaman olarak % 99 oranında) sırtını dönsün ve keyifli , güzel bir çalışma çıkarsın..
Sanki stadlarda maç yöneten teknik direktörler gibi ve hatta onlardan daha iyi, gösterişli ve keyif verici..Türkçemize giren kelimelerden biri olan şov (show) aslında gösteri , güzel anlar ortaya çıkarmak,bence. Cemil Bey'in şarkının temposuna göre el hareketleriyle sesin azalıp artmasını aynı zamanda enstrümanlarıda yönlendirmesi çok harikaydı.
Bu etkinlik çerçevesinde bu kadar güzel konuları (sergileri, konserleri) hem ücretsiz izliyorsunuz, hemde keyif alıyorsunuz..
Sonuç olarak, kursiyerlerin çabası, Darülaceze ekibinin mutluluğu ve bize verdiği mesaj ile Cemil Hoca'nın yönetmenliği görülmeye değerdi...


16 Haziran 2010 Çarşamba

BURSAPOR GÖNÜLLERİNDE ŞAMPİYONU


Bu senenin en güzel olaylarından biri Bursaspor'un şampiyon olmasıdır.Futbolda şampiyon olarak beşinci büyük olduğunu ilan eden Bursaspor'u bizde alkışladık, alkışlıyoruz.
Bursaspor; parayla veya diğer güçlerle de herşeye sahip olunamayacağını, çalışma ve alçak gönüllülükle de başarıya ulaşılabileceğini bize gösterdi.
Bu yönden de büyük bir kitle Bursasporlu olmamasına rağmen Bursaspor'u elleri patlayacakmış gibi gönülden alkışladı.
Bursaspor'dan Avrupa'da da başarılar bekliyoruz..
Bursaspor'un Avrupa başarılarını da bilgi anlamında Wikipedia'dan alıntılayarak ekleyelim;

Avrupa Kupaları ve Başarıları

Kupa Galipleri kupası

1974-75 sezonunda Kupa Galipleri kupasında çeyrek finale yükselmeyi başardı. Avrupa Kupa Galipleri Kupası ilk turunda Finn Harps'ı eleyen, ikinci turda Dundde United'ı Vahit'in attığı müthiş golle saf dışı bırakan Bursaspor, çeyrek finalde S.S.C.B.'nin Dinamo Kiev takımıyla eşleşti. Güçlü rakibine elenen Bursaspor, Dinamo Kiev'in kupayı kazanması üzerine o dönem Avrupa'nin 2'inci kupası olan Kupa Galipleri Kupası'nda Beşincilik ünvanını elde etti.

1986-87 sezonu başında Avrupa kupa Galipleri Kupası illk turunda Hollanda'nın ünlü ekibi Ajax'la eşleşen yeşil beyazlılar, iki maçta da yenilerek kupanın dışında kaldılar.

İntertoto Kupası

1994-95 sezonunu lig altıncısı olarak bitiren Bursaspor, ilk kez düzenlenen İntertoto Kupası'na katıldı. Önce grup maçlarını oynayan yeşil beyazlı ekip İngiliz Wibledon, Belçikalı Charleroi, İsrailli Beitar ve Polonyalı Kosice gibi ekiplerin önünde birinci oldu. İlk eleme turunda YunanOfi Crete takımını eleyen Bursaspor, Alman Karslruher takımıyla eşleşti. Atatürk Stadyumundaki maçın normal süresi 2-2, uzatma devreleri ise 3-3 sonuçlandı. Penaltı atışları sonucunda turu geçen taraf 9-8 üstünlükle Karslruher oldu. Bu karşılaşma da sergilenen futbol Bursaspor'u Türkiye'nin takımı haline getirdi.

13 Haziran 2010 Pazar

HALİÇ, AYNA ve PANORAMA

İstanbul ve onun altın boynuzu Haliç muhteşem bir yer. Ancak güzelim manzaralı ve tarih kokan bu yere, birey ve kurumsal olarak çok kötü davranıyoruz.
Özellikle hafta sonları , yollar park yeri olduğundan kaldırımlar yok ediliyor! kazaya davetiye çıkarılıyor.Mangal gibi yürekle! mangalda kanat ve et pişirmekten etrafı kirletmeyi geçtik yangın yerine çeviriyoruz duman ve kokudan geçilmiyor.Hava karardığında bütün çöpler ortada kalıyor, zaten çimleri kim koruyor yoksa çimler hayatta kalma mücadelesi mi veriyor belli değil.
Denizin kıyısı; çöp, pet şişe, (prezarvatif!), poşet, bira şişelerinden geçilmiyor.Bunun yanında arada bir kedi kadar büyük fare ölülerine de rastlıyorsunuz.Bu gün belli aralıklarla; beş adet (neredeyse eşek kadar; abartıyorum ama orta boy kedi kadar var) fare ve bir güvercin ölüsü gördüm.
Biz varya, hakikaten mangalda kül bırakmayız;
etrafı kirletirken kirletmemekten dem vururuz.
Oy veririz şikayetçi oluruz.
Enflasyondan, işsizlikten, siyasetten ve terörden bahsederiz.
Depremden şikayetçi oluruz! kat çıkmak için rüşvet veririz.
Hem konuşuruz hem yapmayız, işimize gelince demokrasi deriz.
Ülkemizin hali ortada, yanlı ve yansız basında yazılanlar ortada.
Halic'in kıyısıda; ülkemizin küçük bir panoraması.
Aynaya ne zaman bakacağız...

6 Haziran 2010 Pazar

BÜYÜK RUMELİ ŞÖLENİ

Rumeliler buluşuyor, Ali Sami Yen Stadında..
Rumeli'li Sanatçılarda orada hazır bulunacak.
Bu etkinliği kaçırmamak lazım.Rumeli'yi, Balkanlar'ı, Trakya'yı bir kez daha hatırlayalım..

Son 7 günde en çok okunanlar

EMEĞE SAYGI, KOPYAYA HAYIR

Protected by Copyscape DMCA Copyright Protection
Link verilmeden, ad belirtilmeden hiçbir materyal kullanılamaz.
_____________________©___________________
Site içeriğinin izinsiz kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi halde yasal yollara başvurulur.
Copyright © 2009 Her hakkı saklıdır