19 Haziran 2010 Cumartesi

BİZ ŞİMDİ ÖLDÜK


Cumartesi sabahı…

Ben şimdi uyandım.

İstanbul‘da güzel bir hava… İzmir‘de pırıl pırıl bir gökyüzü…

Ben şimdi uyandım…

Sen şimdi Ankara‘da bir hafta sonu programı yapıyorsun.

Bir cumartesi sabahı uyandık.

Gazeteler, kahve, çay.. Bir gün, bir hayat önünde…

Şimdi uyandık…

Ben aslında şimdi öldüm… Ve şimdi Hakkâri’de, Şemdinli’de onlar uyanamadı.

11 şehit haberi Doğan Haber Ajansı’ndan önüme düşünce bende düştüm…

Biz bir cumartesi sabahı şimdi uyandık…

Onlar Hakkâri’de şimdi öldüler…

Biz şimdi öldük…

Toprağın altında 35 bin vatan evladı şimdi bir daha öldü.

Zaman öldü…

11 vatan evladı şehit düştü.

Mesela sen şimdi uyanıyorsun…

Ve henüz bilmiyorsun onlar nasıl uyanamadılar…

Dağın başındaki karakolda uykunun en masum derinliğinde roket mermileri kavurdu ranzaları…

Kalkabilen kalktı, nöbetteki Mehmet rastgele ateş etti.

Zaten ihanetle pusunun kol kola gezdiği o coğrafyada düello arayamazsın, şövalye bulamazsın.

Olsa olsa sabaha karşı kahpeliğin tetiğini çeken pusucuları bulursun.

İşte saat 11.00′e geliyor..

Bir cumartesi sabahı..

Sen şimdi kahvaltıdasın…

Belki de hiçbir şeyden haberin yok…

Karadeniz’de bir balıkçı ağlarını çekiyor…

Denizli’de bir dokuma tezgâhı henüz işlemeye başlıyor…

Bursa’da bir baba çocuğunu götürmek için sinemaları araştırıyor…

Bir anne ertesi günkü doğuma hazırlanıyor..

Biz şimdi bilmiyoruz… Nasıl öldük farkında değiliz…

Bir ayda 50′ye yakın şehit verdik.

Herkes soruyor: Ne oldu da yeniden başladı?

Bitmedi ki kardeşim… İki yıllık bu sessizlik, iki yıllık beklenti, silahsız çözüm hazırlıkları…

Hatırlayın ABD‘den gelen Bay Koordinatörü..

Hatırlayın bizim koordinatör Edip Başer’in atanmasını..

Televizyon haberleri, manşetler…

‘Bitti, bitiyor, eziyoruz, sıkıştırdık, parasal kaynaklarına giriyoruz’

İşte sınır ötesi harekat..

Gece Kuzey Irak‘ta yürüyen komandolar..

Boş dağları bombalayan jetler…

Genelkurmay‘ın yaptığı ”ABD ile istihbarat paylaşıyoruz. Uyumluyuz” açıklamaları..

Sonra sessizlik.

Demokratik açılım.

İki yıl süren dağdan indirme projesi.

Ama olmadı işte.

Habur’dan giriş yapan teröristleri otobüslerin üstüne alıp terörist kıyafetleri ile selamlattırınca olmadı işte kardeşim…

Sen cumartesi sabahı uyandın..

Soruyorsun: Nasıl bitecek bu? Neden yine başladı?

Böyle bitmiyor işte kardeşim.

Sabah uyanıyoruz…

Aslında uyanamıyoruz…

Çünkü onlar uyanamıyor…

İşte 11 vatan evladı daha uyanamadı.

Ben nasıl uyanırım, sen nasıl uyanırsın.

Biz niye bir türlü uyanamıyoruz.

FATİH Çekirge

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15073795.asp?gid=373

19 Haziran 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi'nden Fatih Çekirge'nin yazısı .

ÜZÜLME, NASILSA YİNE UNUTURUZ

Yine Şehit.....
Söylenecek çok şey var...
Sözün bittiği yer...
Yıllarca konuşulmuş, hala konuşuluyor...
Değişen bir şey yok...
Demekki?
Yani...
Sonuç;
1..Kimse görevini yapmamış, yapmıyor....
2..Herkes görevini yaptı, ama!!!
3..Görevini yapmak, Vatanını savunmak (doğru değil mi?)...
4..Hala farkında mıyız, farkında mısınız..
5..Unutun gitsin, unutabilirsen eğer...
6..Konuşuyoruz ama boş...
Bu şıklardan veya rakamlardan hangisi doğru?

18 Haziran 2010 Cuma

CEMİL SAĞYAŞAR, YILMAZ AMCA ve İSMEK


İsmek; iş sahibi olmak, faydalı zaman geçirmek, kendini geliştirmek, sanat öğrenmek hatta yaşlı veya sağlığı yerinde olmayan insanları hatırlamak kısaca insanlığa faydalı olmak için değerlendirilmesi gereken bir kurum.

İstanbul Büyük Şehir Belediye'sinin bir girişimi; İsmek.

Yukarıda yazdığım şeyleri biraz abartmış olabilirim.
Doğruya doğru, eğriye eğri..
İstanbul ve diğer belediyelerin iyi hizmetlerinin yanında yanlış veya yapamadığı hizmetlerde var.Bunlardan biri; ilk kez başımıza gelen mahalle yollarının asfaltlanması ve yaparken bana sorulmaması, bilgi verilmemesi , sonuçta parasının benden alınması (400/750 TL)...

Bazı hatlarda yoğunluk olmasına rağmen otobüs konulmaması, gibi daha birçok şey..

Gelelim İsmek konusuna...

Neredeyse iki haftadır Eyüp Feshane'de İsmek etkinlikleri var;
tanıtımlar, konserler, yapılan eserlerin sergilenmesi..

Bu akşam Sadabat Salonun'da Türk Sanat Müziği Ziyafeti vardı.Cemil Sağyaşar yönetiminde İsmek Darülacaze Kursiyer Korosu ile Bahçelievler Kursiyer Korosu kulaklarımızın pasını aldı.

Önce Darülaceze Kursiyerleri konser verdi.

Sanat müziğinin seçkin eserleriyle bizler coşturdular.
Kursiyerlerden iki kişi solo şarkıda söyledi.
Fotoğrafta görünen Yılmaz Amca;
şarkı söyledikten sonra onlara bu imkanı verenlere ve sanatçı Cemil Sağyaşar'a teşekkür etti. Ve ekledi; Darülaceze'yi fırsat buldukça ziyaret edin, (orada) yatalak, hasta ve ilgiye muhtaç kişiler var...Bugün buradayız, yarın siz nerede olacaksınız?
Evet; Yılmaz Amca, herşeyin güllük gülistanlık olmadığını birde hayatın farklı bir yanının olduğunu, bize hatırlattı.
Yılmaz Amca aslında bence çok büyük söz söyledi, üzerinde çok düşünmek lazım; Bugün buradayız yarın siz nerdesiniz?
Yılmaz Amca'nın söylediği eserin ilk mısraları şöyleydi;
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime... (Kemani Tatyos Efendi)
Bu olayın dışında, Cemil Sağyaşar'ın koroyu ve orkestrayı yönetmesi şarkıların güzelliği ve söyleyenlerin emeği kadar izlenmeye değerdi.Bir sanat bilmiyorum etkinlik çerçevesinde sırtını izleyiciye (zaman olarak % 99 oranında) sırtını dönsün ve keyifli , güzel bir çalışma çıkarsın..
Sanki stadlarda maç yöneten teknik direktörler gibi ve hatta onlardan daha iyi, gösterişli ve keyif verici..Türkçemize giren kelimelerden biri olan şov (show) aslında gösteri , güzel anlar ortaya çıkarmak,bence. Cemil Bey'in şarkının temposuna göre el hareketleriyle sesin azalıp artmasını aynı zamanda enstrümanlarıda yönlendirmesi çok harikaydı.
Bu etkinlik çerçevesinde bu kadar güzel konuları (sergileri, konserleri) hem ücretsiz izliyorsunuz, hemde keyif alıyorsunuz..
Sonuç olarak, kursiyerlerin çabası, Darülaceze ekibinin mutluluğu ve bize verdiği mesaj ile Cemil Hoca'nın yönetmenliği görülmeye değerdi...


16 Haziran 2010 Çarşamba

BURSAPOR GÖNÜLLERİNDE ŞAMPİYONU


Bu senenin en güzel olaylarından biri Bursaspor'un şampiyon olmasıdır.Futbolda şampiyon olarak beşinci büyük olduğunu ilan eden Bursaspor'u bizde alkışladık, alkışlıyoruz.
Bursaspor; parayla veya diğer güçlerle de herşeye sahip olunamayacağını, çalışma ve alçak gönüllülükle de başarıya ulaşılabileceğini bize gösterdi.
Bu yönden de büyük bir kitle Bursasporlu olmamasına rağmen Bursaspor'u elleri patlayacakmış gibi gönülden alkışladı.
Bursaspor'dan Avrupa'da da başarılar bekliyoruz..
Bursaspor'un Avrupa başarılarını da bilgi anlamında Wikipedia'dan alıntılayarak ekleyelim;

Avrupa Kupaları ve Başarıları

Kupa Galipleri kupası

1974-75 sezonunda Kupa Galipleri kupasında çeyrek finale yükselmeyi başardı. Avrupa Kupa Galipleri Kupası ilk turunda Finn Harps'ı eleyen, ikinci turda Dundde United'ı Vahit'in attığı müthiş golle saf dışı bırakan Bursaspor, çeyrek finalde S.S.C.B.'nin Dinamo Kiev takımıyla eşleşti. Güçlü rakibine elenen Bursaspor, Dinamo Kiev'in kupayı kazanması üzerine o dönem Avrupa'nin 2'inci kupası olan Kupa Galipleri Kupası'nda Beşincilik ünvanını elde etti.

1986-87 sezonu başında Avrupa kupa Galipleri Kupası illk turunda Hollanda'nın ünlü ekibi Ajax'la eşleşen yeşil beyazlılar, iki maçta da yenilerek kupanın dışında kaldılar.

İntertoto Kupası

1994-95 sezonunu lig altıncısı olarak bitiren Bursaspor, ilk kez düzenlenen İntertoto Kupası'na katıldı. Önce grup maçlarını oynayan yeşil beyazlı ekip İngiliz Wibledon, Belçikalı Charleroi, İsrailli Beitar ve Polonyalı Kosice gibi ekiplerin önünde birinci oldu. İlk eleme turunda YunanOfi Crete takımını eleyen Bursaspor, Alman Karslruher takımıyla eşleşti. Atatürk Stadyumundaki maçın normal süresi 2-2, uzatma devreleri ise 3-3 sonuçlandı. Penaltı atışları sonucunda turu geçen taraf 9-8 üstünlükle Karslruher oldu. Bu karşılaşma da sergilenen futbol Bursaspor'u Türkiye'nin takımı haline getirdi.

13 Haziran 2010 Pazar

HALİÇ, AYNA ve PANORAMA

İstanbul ve onun altın boynuzu Haliç muhteşem bir yer. Ancak güzelim manzaralı ve tarih kokan bu yere, birey ve kurumsal olarak çok kötü davranıyoruz.
Özellikle hafta sonları , yollar park yeri olduğundan kaldırımlar yok ediliyor! kazaya davetiye çıkarılıyor.Mangal gibi yürekle! mangalda kanat ve et pişirmekten etrafı kirletmeyi geçtik yangın yerine çeviriyoruz duman ve kokudan geçilmiyor.Hava karardığında bütün çöpler ortada kalıyor, zaten çimleri kim koruyor yoksa çimler hayatta kalma mücadelesi mi veriyor belli değil.
Denizin kıyısı; çöp, pet şişe, (prezarvatif!), poşet, bira şişelerinden geçilmiyor.Bunun yanında arada bir kedi kadar büyük fare ölülerine de rastlıyorsunuz.Bu gün belli aralıklarla; beş adet (neredeyse eşek kadar; abartıyorum ama orta boy kedi kadar var) fare ve bir güvercin ölüsü gördüm.
Biz varya, hakikaten mangalda kül bırakmayız;
etrafı kirletirken kirletmemekten dem vururuz.
Oy veririz şikayetçi oluruz.
Enflasyondan, işsizlikten, siyasetten ve terörden bahsederiz.
Depremden şikayetçi oluruz! kat çıkmak için rüşvet veririz.
Hem konuşuruz hem yapmayız, işimize gelince demokrasi deriz.
Ülkemizin hali ortada, yanlı ve yansız basında yazılanlar ortada.
Halic'in kıyısıda; ülkemizin küçük bir panoraması.
Aynaya ne zaman bakacağız...

6 Haziran 2010 Pazar

BÜYÜK RUMELİ ŞÖLENİ

Rumeliler buluşuyor, Ali Sami Yen Stadında..
Rumeli'li Sanatçılarda orada hazır bulunacak.
Bu etkinliği kaçırmamak lazım.Rumeli'yi, Balkanlar'ı, Trakya'yı bir kez daha hatırlayalım..

2 Haziran 2010 Çarşamba

TRAFİK ve ÇOCUK

Çocuk koltuğu kullanmaya başlıyoruz.Bu konuyla ilgili olumlu ve olumsuz yorumlar var. Haledilmesi gereken taraflar var.
Kurallar veya tehlike otobüsten, özel otomobile ve taksiye göre değişir mi?
Bu sorunun cevabı nasıl verilir belli değil.İşte 150. madde;

MADDE 2 –Aynı Yönetmeliğin 150 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 150 –Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları mecburidir.

Sürücü ve yolcular için, nicelik ve nitelikleri bu Yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde ve Karayolları Trafik Kanununa göre çıkarılan diğer yönetmeliklerde gösterilen koruyucu tertibatlardan;

a) Üç tekerlekli yük motosikletleri hariç, motorlu bisiklet ve motosikletlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcuların ise koruma başlığı,

b) M1 sınıfı otomobillerin, M1G ve N1G sınıfı arazi taşıtlarının, N1, N2, N3 sınıfı kamyonet, kamyon ve çekicilerin, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan "Emniyet Kemeri"nin bulundurulması ve kullanılması zorunludur. Yalnız araç dururken kullanılan koltuklar ile ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf I otobüslerde, koltuklarda, emniyet kemeri bulundurulması zorunlu değildir.

Ancak;

1) Yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri,

2) Yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcular,

3) Geri gitme veya park yerlerinde 25 km/s. geçmeyen hızla seyreden sürücüler,

4) Yakın koruma, harekat, tatbikat ve devriye görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askeri ve genel kolluk görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar,

5) Görev ya da ekip çalışması ile özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis görevlileri,

emniyet kemeri kullanmak zorunda değildir.

Bu Yönetmelik hükümlerine göre 1995 yılı itibariyle ülkemizde imali yapılan veya yurt dışından ithaline izin verilen M1 sınıfı araçların arka koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması mecburidir. Bunların dışında kalan ve halen trafikte kullanılmakta olan diğer taşıt sahipleri isteğe bağlı olarak bu Yönetmeliğin ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde yer alan "Emniyet Kemeri"ni numunesine uygun olarak taktırabilirler. Kamyonet, kamyon ve çekicilerde ön koltukları için emniyet kemeri ile ilgili hükümler 1/8/1998 tarihinden sonra, diğer koltuklar için 1/1/2009 tarihinden sonra üretilen araçlarda uygulanır.

Emniyet kemeri, 1/8/1998 tarihinden sonra ve 13/2/2009 tarihine kadar üretilmiş M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında zorunlu olmayıp, minibüslerde sürücüsü ile yanında oturan yolcuların; şehirlerarası otobüslerde arka koltuklar hariç olmak üzere, sürücüsü dahil en ön ve önünde boşluk olan arka koltuklarda, önünde boşluk olan kapı önü koltuklarında; iki katlı şehirlerarası otobüslerde merdiven önü, en ön ve önünde boşluk olan en arka koltuklarda, masa etrafında bulunan koltuklardan aracın gidiş yönüne doğru olanlarda oturan yolcular için bulundurulması ve kullanılması zorunludur.

M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak, 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler.

Çocuk bağlama sistemleri olmayan M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocuklar taşınamazlar.

Çocukların taksilerde seyahatleri sırasında, çocuk bağlama sistemleri kullanmaları, yok ise arka koltukta oturmaları zorunludur.

Çocuklar, araçta hava yastığı devre dışı bırakılmadan, ön hava yastığı ile korunan bir yolcu koltuğunda yüzü geriye dönük çocuk bağlama sistemi kullanılarak taşınamazlar.

M2 ve M3 sınıfı araçlarda seyahat eden üç ve üzeri yaştaki çocukların, emniyet kemeri ya da çocuk bağlama sistemleri kullanması zorunludur.

M2 ve M3 sınıfında seyahat eden yolcular koltuklarına oturduklarında ve araç hareket ettiğinde, emniyet kemerlerini bağlamaları konusunda aşağıdaki yollardan herhangi biri ile uyarılmak zorundadır:

a) Sürücü tarafından,

b) Muavin veya grup lideri olarak tayin edilen görevli tarafından,

c) Görsel-işitsel vasıtalarla,

ç) Belirlenen ve her oturma pozisyonunda görülebilen işaret veya bu Yönetmeliğin ekindeki (Ek:41)’de gösterilen sembollerle.

Çocuk bağlama sistemleri kullanma zorunluluğu, bu ve ilgili yönetmelikler gereği emniyet kemeri veya isofix sistemi bulundurma zorunluluğu olmayan araçlarda aranmaz. Bu araçlarda çocukların arka koltuklarda taşınması zorunludur.

Sağlık sorunları nedeniyle emniyet kemeri takamayacak kişilerin resmi veya özel sağlık kuruluşlarından emniyet kemeri takamayacağına dair sağlık raporu almaları gerekir. Bu kişiler raporda belirtilen süre zarfında emniyet kemeri takmaktan muaf tutulur. Bu raporların görevlilerce istenildiğinde, ilgili tarafından gösterilmesi zorunludur.

Seferde görev alan sivil araçlara, ilgili mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır."

Son 7 günde en çok okunanlar

EMEĞE SAYGI, KOPYAYA HAYIR

Protected by Copyscape DMCA Copyright Protection
Link verilmeden, ad belirtilmeden hiçbir materyal kullanılamaz.
_____________________©___________________
Site içeriğinin izinsiz kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Aksi halde yasal yollara başvurulur.
Copyright © 2009 Her hakkı saklıdır